27 Aralık 2013 Cuma

GİRİŞİMCİLERİN HATALARI

Bülent Ağaoğlu

Şubat 1989-Nisan 1984 arasında girişimcilik yaptım. Oradan gelen deneyimlerim;

Küçük girişimlerde dikkat edilmesi gerekenler;

Masrafınız çok olacaktır. Girişime başlamadan önce gerçekçi bir masraf listesi çıkartın.

Maliyetleri devamlı düşürmeye çalışmak. Eli sıkı olmak. Har vurup harman savurmamak.

Hesap durumunu sıklıkla takip etmek.

İyi hesap yapmak. Hesap adamı olmak. Basit hesap yapıldığında, başkasının yanında çalışarak elde edeceğiniz gelir çok fazla olmayabilir ama nettir. “Girişimcilik yaptığınızda sonuç olarak elinize net olarak daha az bir rakam kalabilir. “Değer mi” diye kendinize sorun.

Sigorta priminiz ve verginiz tarafınızdan ödenecektir.

Gerçekçi olmak. Girişim için hayale kapılmak yerine, kötümser olmak. Hep kötüsünü düşünmek.

Tükenmişlik sendromuna girme ihtimali yüksektir. Dayanabilecek misiniz, iyi düşünün.

Uzun vadede zarar ihtimali az değil… İyi düşünün.

Girişim hayaline bir kapılırsanız kolay kolay kurtulamazsınız.

Büyük tecrübe kazanılır bu olumlu yönü. İş beklenen performansı vermiyorsa inat etmemek gerekir. Ben 5 sene yerine 2. Sene sonu girişimime son vermeliydim…

Devamlı nakit akışı önemli. Girişiminiz bunu sağlayabilecek mi?

Günümüzde değişim çok hızlı. Meslekler ve sektörler kadük olabiliyor. Bu gerçeğin farkında mısınız?

En küçük girişimlerin net kazancını iyi bilin: Bir ekmek büfesi ayda ancak 750-800 TL kazanabiliyor. Simitçi 1000 TL.

Uzun vadeyi düşünmek gerekir: Bağkur'dan alacağınız emekli maaşı düşük olur.

Rekabet çok fazla.

Maliyetleri iyi hesap etmek gerekir.

Kuruluş yeri en önemli etkenlerdendir.

Sermaye yetersizliği varsa hiç girişimde bulunmayın. Bu sarmaldan kurtulmak istisnadır.

 

Şans önemli bir faktördür.



YORUMUM: NELER YAPILMALI?

Girişimcilik hataları üzerine yerli kitap, kitapçık aradım maalesef bulamadım.

 

2-3 senede bir girişimcilik hataları üzerine manzarayı ortaya koyan araştırmalar, anketler yapılmalıdır.



Girişimcilik hataları üzerine hikayeler kitabı hazırlanmalıdır.

 

Girişimcilik hataları üzerine uyarıları içeren kitapçık yayınlanmalıdır.

 

En sık hangi hatalar yapılıyor? Bu konuda 2-3 yılda bir raporlama yapılmalıdır.

 

27.12.2013

 

 


Aşağıdaki 23 yazıda yer alan 118 faktörün listesi:


“Bu iş takım işi değildir, ben her şeyi tek başıma yapabilirim

“İş fikri her şeydir!”

“İş fikrim var, hemen şirket kurayım!”

“Ne yatırımcılara ne de mentorlara güven olmaz, arkanı döndüğün an iş fikrini çalarlar, altını oyarlar!”

“Önemli olan üründür, teknolojidir; iyi ürün/hizmet pazarlama gerektirmeden kendi kendine satar!”

1983’teki Gibi İş Yapmamak

Açgözlü, fazla hırslı olmak ve beyaz yalanlar söylemek

Açık Olmamak:

Akıllı çalışanları elde tutmada başarısızlık

Basının karşısına çok erken çıkmak

Bilgi ve Teknoloji Yetersizliği:

Bilgi ve Teknolojiden Uzak Durmak:

Bir işe, sadece heyecan verici olduğu için başlamak

Birden çok ortakla beraber şirket kurmak

Bitiş çizgisini hep daha ileriye taşıyın.

Büyük Resmi Görememek

Büyüme Yönetimini Yapamamak:

Çabucak Vazgeçmek.

Çıkış Stratejisi Yapmamak

Çok erken yatırım almak

Çok fazla etkinliğe katılıp, network için uğraşırken, işleri aksatmak

Çok Fazla Kişiden Tavsiye Almak

Çok Fazla Rekabet.

Çok Fazla Sermayeyle Başlamak

Çok Küçük Bir Piyasayı Hedef Almak

Dayanıklılık süresi

Değişimin Gerisinde Kalmak:

Devlet destekleri hakkında yeterli bilgi birikimi olmaması

Doğru tavsiyeler alamamak

Ekip kurmak

Fikire körü körüne aşık olmak

Fikri mülkiyetin olmayışı

Fikrim Çalınır endişesi

Finansal Kaynak Bulunmaması

Finansman Yönetiminde Beceriksizlik:

Gerçek Dışı Beklentiler

Gerçekçi Bir İş Planına Sahip Olmamak

Gereksiz Cesaret:

Gereksiz Korkaklık veya Cesaret

Google ve Facebook’a Ücretli Reklam Vermekten Kaçınmak

Hatalı İstihdam:

Hedefsizlik:

Her İşi Yaparım Yaklaşımı (Multitasking)

Hukuki ve Mali Konulara Gerekli Önemi Vermemek

İş fikrini fazla önemsemek.

İş Fikrinin Uygulanabilir Olup Olmadığına Dikkat Etmemek

İş Fikrinizin Harika Olduğuna Fazlasıyla İnanmak

İş Kurmak ile İşletmeciliği Birbirine Karıştırmak

İş Planı Olmadan İşe Başlamak

İş Planı Üzerine Çok Fazla Düşünmek

İşe yaramayan bir fikrin, gereğinden fazla üstüne düşmek

İşi Ciddiye Almamak

Karanlıkta iz sürmeyin

Kararlılık seviyesi

Katılacağınız aktiviteleri belli bir sınırda tutun ve gerektiğinde hayır demesini bilin

Kaynak ihtiyaçlarını küçümsemek

Kendi PR hikayeniz içinde kaybolmayın

Kendinizi Fazlasıyla İyi Bulmak

Kendinizi işe adamaktan vazgeçmeyin

Kısıtlı iş imkanları.

Kötü yönetim

Kuruluş sürecindeki karmaşıklık

Kurumsal formalitelere dikkat etmemek

Küçük Bir Sermayeyle İşe Başlamak

Memur zihniyeti

Modaya Kapılmak:

Müşteri Sayısını Artıramamak:

Müşterilere Çok Para Ödemek

Müşteriyi Yeteri Kadar Tanımamak:

Nakit sorunları

Odaklanın.

Ölçüsüz Büyümek:

Özgüven miktarı

Para tahsilatında başarısızlık

Patron değil arkadaş olmak

Pazar araştırması yapmamak

Pazara Doğru İş Ortakları Olmadan Girmek

Pazarı Yeterince Tanımamak

Pazarlamadan anlamamak. 

Personele Karşı Açık Olmamak:

Profesyonellerden Yardım Almamak

Proje dosyası oluşturmayı bilmemek

Projenize erken yatırım almayın;

Sabırsız olmak

Sabretmeyi bilmeliyiz;

Satmanın yolu ucuzlatmak değildir.

Sermaye bulamamak:

Sermayenizi boşa harcamayın

Sermayeyi Çok Erken ve Yanlış Kullanmak

Sermayeyi çok hızlı harcamak

Sizi sevenleri unutmayın

Sonuç Getirmeyecek Ürünlere Çok Para Harcamak

Sosyal Medyaya Gereğinden Fazla Önem Vermek

Stres düzeyi

Sürekli Bahaneler Üretmek: Vergi Sistemine, Politikaya…vb.

Taklit:

Tanıtımın önemi

Tecrübesiz Bir Takım.

Tecrübesiz Olduğu Alana Girmek

Tek Başına Olmak

Teknik tarafa aşırı odaklanmak

Teknolojiye Gömülüp Kalmak

Uygulayamamak.

Ürün, Pazar ve Rakip Analizi Yapmamak

Üstünkörü Hazırlanmış ya da Hiç Hazırlanmamış Gelir Modeli.

Üstünkörü veya hiç hazırlanmamış gelir modeli.

Vizyon Eksikliği

Yanlış işe Yatırım:

Yanlış Ortaklıklar Yapmak

Yanlış Yönetim:

Yatırımcıyı hayır kurumu zannetmek

Yazılı plan yok.

Yazılı Planlarının Olmaması.

Yazılımı en önemli konu sanmak

Yeterli pazar olmayışı

Yetersiz Sermaye:

Yüksek Maliyet:

Yüksek Maliyetler:


Girişimcilerin Sık Yaptıkları 10 Hata


1- İş Fikrinin Uygulanabilir Olup Olmadığına Dikkat Etmemek
Şimdiye kadar tanıştığım girişimcilerden hemen hepsi iş fikirlerinin mükemmel olduğuna yürekten inanıyorlardı. Ama sıra bu fikirleri hayata geçirmeye geldiğinde içlerinden önemli bir kısmı daha önceden akıllarına bile gelmeyen aksaklıklarla karşılaştılar. Bazen kağıt üzerinde mükemmel gibi görünen fikirlerin aslında hayata geçmesinin mümkün olmadığı iş uygulamaya gelince fark edilebiliyor.

2- Ürün, Pazar ve Rakip Analizi Yapmamak
Ürün veya hizmetini gerçekten bir sorunu çözüyor, bir ihtiyacı karşılıyor mu? Evetse, bu ürün veya hizmet için hali hazırda bir pazar var mı, yoksa bu pazarı siz mi oluşturacaksınız? Eğer pazar varsa önümüzdeki 5 yıl içerisindeki farklı aşamalarda rakipleriniz kimler olacak ya da kimler olabilir? Eğer bu sorulardan herhangi birinin yanıtını veremiyorsanız, yeni aldığınız para sayma makinesini bir kenara bırakıp önce ev ödevinizi yapmanızda fayda var…

3- Gerçekçi Bir İş Planına Sahip Olmamak
İşte bununla ilgili en sık duyduğum sözler ve sonuçları:

1- “Bir iş planına ihtiyacımız yok, biz ne yapacağımızı biliyoruz”,
Sonuç: %99 ihtimalle hesaba katmadığınız bir nedenle yolda tökezleyeceksiniz.

2- “Yazılı bir şey yok da ben kısaca anlatayım…”
Sonuç: İkimizin de hayatından bir daha asla geri gelmeyecek bir 1,5 saat boşa gidecek.

3- “Bunlar teknik konular, ben bunlarla oyalanarak vakit kaybetmek istemiyorum”.

Sonuç: Bunlara şimdi vakit ayırmazsan ilerde gözden kaçırdığın nedenlerden dolayı daha çok vakit kaybedeceksin.

İş planı hazırlamak okuldayken son gecede sabahlanarak tamamlanan ödevler gibi, yatırımcı görüşmesi öncesinde yapılması gereken bir iş değildir. İş planı; fikrinizin uygulanabilir ve sürdürülebilir olup olmadığını gözden kaçırabileceğiniz durumların da farkına vararak değerlendirmenizi sağlar. İş planı yapmadan bir işe girişmek, planını çizmeden bir ev inşa etmeye benzer. 

Derme çatma kulübeler belki biraz daha uzun süre ayakta kalabilir ama yıllarca ayakta kalmasını istediğiniz bir bina yapıyorsanız o plana ihtiyacınız var…
Diğer yandan iş planı kutsal kitap da değildir. İlk iş planınızı muhtemelen en geç 3 ay içerisinde yeni gelişmeler çerçevesinde revize etmeniz gerekecek ve aralığı değişse de revizyonlar hiç bitmeyecek…

4- Hukuki ve Mali Konulara Gerekli Önemi Vermemek
Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında bir iş yapacaksanız sizi ilgilendiren tüm hukuki ve mali konulara aşina olmalısınız. Bir hukukçu veya finans uzmanı olmak zorunda değilsiniz ama en azından en temel konuları bilmeniz, bu konuda bir bilgiye ihtiyacınız olursa nereden öğrenebileceğinizi araştırmış olmanız şart. 

İstemeden bile olsa atacağınız ufak yanlış bir adım altından kalkamayacağınız cezalarla karşılaşmanız anlamına gelebilir.

5- Profesyonellerden Yardım Almamak
Hukuki ve mali konularda sizin alanınıza aşina insanlarla çalışmanızın bir zorunluluk olduğu konusunda herkesin hem fikir olacağını sanıyorum. Ama bir girişim sahibi olmak bundan daha fazlasını hesabını katmak anlamına geliyor. Ekibinizin sahip olduğu bilgi birikimini mümkün olan en yüksek oranda kullanın ama örneğin işletme bilginiz yoksa, maddi imkanların el verdiği ölçüde uzman bir işletmeciden, internet piyasasına hakim değilseniz bu alandaki bir uzmandan, müşteri ilişkileri en güçlü yanınız değilse (ama işiniz için hayati önem taşıyorsa) bu alandaki bir profesyonelden yardım, destek, danışmanlık almaktan çekinmeyin. Bu profesyonellerden destek almak size ucuza mal olmayacak ama bu kişilere yüksek ücretler ödenmesinin de bir sebebi olduğunu unutmayın. (İpucu: Onlara harcadığınızdan fazlasını kazandırıyorlar).

6- Yanlış Ortaklıklar Yapmak
Ortalık yapmak kimya laboratuarında deney yapmaya benzer. Birbirine karıştırdığınız iki maddenin özelliklerini çok iyi bilmiyorsanız ortaya her türlü sonuç çıkabilir. Dolayısıyla eğer ortaklık yapacaksanız karşınızdaki insanın iş konusundaki artı ve eksilerinin neler olduğundan emin olun.

Diğer yandan ortaklıklar çoğu zaman evliliğe benzetilir. Doğru kişi ile evlenip evlenmediğinizi ancak “cicim ayları” geçtikten sonra anlayabilirsiniz. Ve aynı evlilikte olduğu gibi eğer uyum sorunları ortaya çıkıyorsa, kimsenin vaktini (ve bizim durumumuzda parasını) daha fazla harcamadan ayrılmak en iyi çözüm olabilir. Eğer ayrılmak kaçınılmaz görünüyorsa geciktiğiniz her gün, şirketteki herkes için maddi ve manevi çok daha sıkıntılı bir ayrılığa neden olur.

7- Tecrübesiz Olduğu Alana Girmek
Ana işiniz (core business) ne ise kurucular arasında en az bir kişinin o alana hakim olmasında büyük fayda var. Eğer herhangi bir üretim yapıyorsanız belki bu işi yapması için işe birini alabilirsiniz ama yine de sürecin doğru yönetilmesi için kuruculardan birinin üretimi biliyor olması şart. Bunun yanı sıra satış ve pazarlama konusunda tecrübeli bir ortak da (sektörünüzü tanımıyor olsa bile) çok faydalı olacaktır.

Sadece çok karlı olduğu duyduğunuz için hakkında hiçbir bilginiz olmayan bir işe girmek yapılabilecek en büyük hatalardan biri. Öncelikle büyük ihtimalle bilmediğiniz bu sektörü yanlış değerlendiriyorsunuzdur ve sandığınız kadar karlı değildir. Eğer gerçekten o karlıysa bu sefer de o alana hakim rakiplerle, sizin tanımadığınız bir pazarda rekabet etmek zorunda kalırsınız ki, bu ilkinden de daha kötü bir hamle olabilir.

8- Sermayeyi Çok Erken ve Yanlış Kullanmak
Genç girişimciler genellikle sınırlı bir sermaye ile işe başlarlar. Böylesine kısıtlı kaynaklarla yola devam edebilmek için sermayeyi maksimum etkili bir şekilde kullanmak gerekli. Özellikle başlangıçta ihtiyacınız olmayan hiçbir şey almayın, buna personel de dahil. İşinizi yapabilmek için önceliklerinizi çok net bir biçimde belirleyin ve ayağınızı bu belirlediğiniz önceliklere göre uzatın. 

Cebinizdeki parayı önce kağıt üzerinde harcar ve bu sırada en azından 12 aylık bir süreyi hesaba katarsanız az olduğunu düşündüğünüz sermayenizin gereksiz ve plansız harcanmadığı taktirde aslında ne kadar yeterli olduğunu görebilirsiniz.

Ayrıca bu konuda sık yapılan bir hatada girişimcinin işine ait hesap ile kendi kişisel hesaplarını birbirine karıştırmasıdır.

9- İş Kurmak ile İşletmeciliği Birbirine Karıştırmak
İşletmecilik önemli ve iyi bir işletmeci çalıştığı kuruma çok fayda sağlayabilir. Ama o işletmecinin asla kafa yormak zorunda olmadığı sorunları işletmenin sahibi muhtemelen her gün düşünüyor. Bir girişimci işletmeciliğini de yaptığı kendi işinin aynı zamanda kurucusu olduğu için her iki tarafı ilgilendiren konularla da ilgilenmek zorunda. İşletmecilik dışarıdan kolay gibi görünebilir (“şuraya bir garson daha alsalar bu kadar beklemek zorunda kalmazdık“), ama işin içine girene kadar fark edemeyeceğiniz pek çok değişken bulunuyor.

İşletmecilik bu kadar zorken, iş kurmanın bundan daha fazlası olduğunu unutmamak gerekli.

10- Çıkış Stratejisi Yapmamak
Benim tanıma şansı bulduğum girişimcilerin büyük bir kısmı girişimleri ile çok sıkı duygusal bağlar kuruyorlar. Bazıları için çıkış stratejisinden bahsetmek bile hakaret (veya ihanet) anlamına geliyor. Ama ne yazık ki tüm ciddi girişimcilerin bir çıkış stratejisine ihtiyaçları var. Çıkış strateji deyince ilk akla gelen mutlu (ve zengin) bir erken emeklilik olabilir. Ama daha en baştan çıkış stratejisini düşünmeye başlamanın bundan daha fazla nedeni var. Her şeyden önce bir yatırımcı ile görüşecek olursanız bu konudaki sorulara hazırlıklı olmalısınız. Yatırımcıların büyük bölümü zaten sadece çıkış gördükleri işlere yatırım yaparlar ve çıkış stratejisi olmayan bir girişimci her zaman onların gözünde olumlu bir izlenim bırakmayabilir.

Eğer gerçek bir girişimciyseniz çıkış yapmak sizi bir sonraki heyecan verici girişimize çok daha ciddi bir sermaye ile başlamanıza katkıda bulunabilir.
Ayrıca eğer uzun vadeli düşünüyorsanız çıkışı sadece kendiniz için değil, hissedarlarınız için de hesaba katmalısınız. İşin kurucusu olarak hissedarlarınızın bu işten maksimum kar elde etmelerine katkıda bulunmak sizin işinizin bir parçası.

Bonus- Büyük Resmi Görememek
Girişimcilerin en sık yaptıkları en basit hatayı sona sakladım: Büyük resmi görememek. Pek çok girişimci gündelik işlere veya üretim sürecine o kadar kendini kaptırırken çevrelerinde neler olup bittiğini gözden kaçıyorlar. Siz çok zaman alan ama aslında çok önemli olmayan bir konuya fazlasıyla odaklanmışken diğer konularda geri kalabilir, büyük fırsatları gözden kaçırabilir, rakipleriniz yeniliklerle pazarı değiştirebilir ve hatta değişen ekonomik koşullar artık söz konusu işi yapmak için uygun olmayacak hale gelebilir.

Girişiminizdeki öncelikli göreviniz ne olursa olsun kendinize nefes alacak, her şeye dışarıdan bakarak durumları değerlendirecek zaman ve imkan yaratın…

Girişimcilerin Başarısız olmalarına Neden Olan En Temel 10 Hata

1. Yazılı Planlarının Olmaması.
İş planı yaparken harcanan çabanın değersiz nitelikte olduğu yönündeki efsanelere inanmayın. Yaptığınız “İş Planını” kâğıda dökme disiplini, fikirlerinizi işlere nasıl dönüştürebileceğinizi gösteren en iyi yoldur.

2. Üstünkörü Hazırlanmış ya da Hiç Hazırlanmamış Gelir Modeli.
Kar amacı gütmeyen bir işletme bile, operasyon masraflarını düzenleyebilmek için bir gelir modeli (veya bağış) oluşturmak zorundadır. Ürününüz bedava ise veya her satışta zarar ediyorsanız, bu durumu o birim içinde dengelemek oldukça zordur.

Dünyadaki açlığa bile çare bulmuş olabilirsiniz, ancak müşterilerinizin parası yoksa işletmeniz uzun ömürlü olmayacaktır.

3. Kısıtlı İş İmkânları.
Bütün güzel fikirler bile etkili işlere dönüşemeyebilir. Ürününüzün veya hizmetinizin mükemmel olduğunu ve herkesin buna ihtiyacı duyduğunu düşünmeniz, insanların gelip bu ürünü satın alacakları anlamına gelmiyor.
Pazar araştırması konusunda, aile ve arkadaş çevresinde yaptığınız resmi olmayan araştırmayı destekleyebilecek, alan uzmanları tarafından yazılmış bir kaynak bulunmamaktadır.

4. Uygulayamamak.
Fikirlerin tek başlarına hiçbir değeri yok olay tamamen uygulama ile ilgili. Zor kararlar vermek ve riske girmek konusunda iyi değilseniz, bu role uygun değilsinizdir.

5. Çok Fazla Rekabet.
Hiçbir rekabetçinin olmaması dur işareti niteliğindedir. Bu pazar olmadığı anlamına gelebilir ancak basit bir Google aramasında bile yaklaşık 10 adet rekabetçi buluyorsanız bu sektörün oldukça kalabalık olduğu anlamına gelir.
Unutmayın, uyuyan devler geri uyanabilir. Yani, Microsoft veya Procter & Gamble firmalarının size göre çok büyük ve çok yavaş olduğunu sanmayın.

6. Fikri Mülkiyetin Olmayışı.
Eğer yatırımcılar bulmak veya sektördeki devler karşısında sürdürebileceğiniz bir rekabet avantajı elde etmeyi umuyorsanız, patentler, markalar ve telif hakları için kayıt yaptırmanız, ayrıca, ticari sırları korumak adına, rekabet dışı ve patent dışı bilgilerin korunmasına yönelik anlaşmalar yapmanız gerekmektedir.

Fikri mülkiyet, erken evredeki işletmelere, profesyonel yatırımcılar tarafından biçilen değerleri belirleyen en önemli unsurlardan biridir.

7. Tecrübesiz Bir Takım.
Gerçekte, yatırımcılar fikirlere değil, kişilere ödenek sağlar. Yatırımcılar, iş sektöründe en azından başlangıç seviyesine uygun miktarda tecrübe sahibi kişileri, başka bir deyişle, yeni başlanılan bir işi yürütebilecek tecrübedeki kişileri ararlar.

Eğer bu sizin ilk seferinizse, yanınızda “daha önce orada olan ve o işi yapmış” bir takım arkadaşı bulundurun, böylece sizin tutkunuz ve onun tecrübesi ideal bir takım oluşturmuş olsun.

8. Kaynak İhtiyaçlarını Küçümsemek.
Önemli kaynakların başında elbette ki para akışı geliyor, ancak diğer kaynaklar, örneğin endüstriyel alandaki tanıdıklar ve pazarlama kanallarına erişebilme imkânı bazı ürünler için daha önemli olabilir.

Çok fazla paranızın olması, akıllıca yönetilmediği takdirde, çok az paranızın olması kadar yıkıcı olabilir. Yeni gelir düzeniniz para döngüsünü sağladığını gösterene kadar günlük işlerinizden ayrılmayın.

9. Yeterli Pazar Olmayışı.
Kulaktan kulağa pazarlama stratejisi, ürününüzün ve markanızın – bugünlerdeki yeni medya anlayışının amansız saldırıları varken – duyulmasını ve yaygınlaşmasını sağlamaya yetmez.

Viral pazarlama bile zaman ve para isteyen bir hale geldi. Yeterli bir medya aralığında etkili ve yenilikçi bir pazarlama sisteminiz olmadan müşterileriniz veya bir işiniz olamaz.

10. Çabucak Vazgeçmek.
Birçok yeni girişimcinin başarısız olma sebebi, çabucak yorulması, vazgeçmesi ve işletmeyi kapatmasıdır.
Aksiliklere rağmen, Steve Jobs ve Thomas Edison gibi girişimciler, vizyonları doğrultusunda, zorlansalar bile, başarıya ulaşana kadar uğraşmaya devam ettiler.

Kaynak: Cetvel.co

Bu yazı daha çok internet girişimcilerini düşünerek yazılmıştır.
Amerika’da girişimciler farklı organizmalar olarak tanımlanıyor. Bir insanın bir şirkette çalışmak yerine eksiğini gördüğü veya uzman olduğunu düşündüğü konularda kendi işini yapması gerçekten büyük cesaret gerektiriyor. Bindiğiniz taksinin taksicisinden köşedeki esnafa kadar herkesin kendine özgü fikirleri var. ”Bunu yapsak zengin oluruz”, ”Şunu yapan adam ne para kırdı”, ”Benim şöyle bir projem var” tarzı konuşmalara hepimiz raslamışızdır. Bu insanlara fikirlerini neden hayata geçiremediklerini sorduğunuzda ise aslında girişimciliğin o kadar da basit olmadığını anlarsınız. Girişimcilerin öncelikle kendi içlerinde yüzleşmeleri gereken konu herangi bir bahanenin girişimcilik için geçerli olmadığı gerçeği. Şimdi sizlere girişimcilik yapmak isteyen insanların yaptıkları başlıca hatalardan bahsedeceğim.

Girişimcilerin En Çok Yaptıkları Hatalar

1-) Fikire körü körüne aşık olmak
Bir çok insan fikrin bir projede en önemli olan etken olduğunu düşünüyor. Bana göre bu tamamen yanlış. Fikir bir yere kadar sizi bir yerlere taşıyabilir fakat esas önemli olan konu fikrin uygulamadan daha önemli olmadığını bilmekte. 

Örneğin 1 milyar abonesi olan facebook parlak bir fikir değil. Facebok’dan önce bir çok sosyal ağ hayatımınız bir parçasıydı. Facebook’u diğerlerinden ayıran ve bir dünya devi yapan ise facebook’un stratejisi ve uygulanması oldu. Bir sosyal ağ yaratma fikri gerçekten parlak bir fikir değil. İnternet üzerinden giysi satmak da parlak bir fikir değil ama şu an Markafoni gibi 300 milyon dolar değerlemeli bir türk şirketi bulunuyor. Girişimciler ise fikirlerine körü körüne aşık oluyor ve uygulama, strateji, pazarlama veya gerçekten böyle bir şeye ihtiyaç olup olmadığı konusunu yeterince araştırmadan uygulamaya koyuluyorlar.

2-) Yazılımı en önemli konu sanmak
Bir internet girişiminde en önemli konu yazılım sanılıyor. Fakat bu doğru değil. En basitinden herangi bir websitesi yazılımı ne kadar iyi olusa olsun bir tanıtıma ihtiyaç duyuyor veya 2.000 TL’ye yaptırabileceğiniz bir eticaret sitesinin arkasında çok ciddi bir operasyon ekibi gerekiyor. Tedarik, deoplama, kargolama, reklam gerçekten bir eticaret sitesinin yazılımından kat ve kat daha önemli.

3-) Pazar araştırması yapmamak
Girişimciler ihtiyaç veya eksik olduğunu düşündükleri fikirleri için çoğu zaman yeterli pazar araştırması yapmıyor. Potansiyel veya gerçekten aynı konu ile uğraşan girişimlerin analizlerini detaylı bir biçimde yapmıyorlar. Çoğu girişimci yapmak istediklerinin daha önceden yapılıp yapılmadığını veya pazarın gerçekten böyle bir ihtiyacı olup olmadığını yeteri kadar araştırmıyor.

4-) Ekip kurmak
Çoğu girişimci bir projenin neden bir ekibe ihtiyaç duyduğunun farkında bile değil. Durum böyle olunca ihtiyaç analizi yapmayan girişimciler bir çok konuyu tek başlarına halletmeye çalışıyor. Ekip konusu hem proje sırasında yaşanabilecek moral bozuklukları giderme hem de bazı işleri uzman kişilerin daha doğru yapması açısından önemli

5-) Tanıtımın önemi
Bir çok girişimcinin hayali viral ve ”word of mouth” efekti ile yayılan bir proje yapmak. Daha önceden bu konuda araştırma yapmayan girişimciler projelerinde tanıtımın önemli olmadığını, projelerinin zaten viral olarak yayılacağını düşünüyor. Örneğin bir çok girişimci ”twitter”ın viral olarak yayıldığını veya ”apple”ın ciddi pazarlama harcamaları yapmadan bu noktalara geldiğini düşünebilir. Twitter ilk çıktığı zamanlarda yazılımı ”eh işte” diye tabir edilebilecek bir internet girişimiydi. Yine bu idare eder yazılım ile yazılımı geliştirmek yerine pazarlama faaliyetlerine harcama yaptılar. Bir çok ünlü ile gizli anlaşmalar yaparak onlara hesap açtıran twitter bu günlere o gizli anlaşmalar sayesinde geldi. Apple’da ise durum bambaşka bu günlere ”word of mouth” pazarlama ile geldiği düşünülen ”Apple”da ise esas konu pazarlama. Steve Jobs’un biografisini okursanız neden ”Steve Jobs”un bir yazılım dehası olan ”Steve Wozniak”ın önünde olduğunu anlayabilirsiniz.

6-) Fikrim Çalınır endişesi
Bir çok girişimci fikirleri çalınır endişesi ile fikirlerini diğer insanlar ile paylaşmıyor. Bu da aslında birinci maddede de bahsettiğim fikire aşık olma kısmından kaynaklanıyor. Hiç bir fikir düşünülmez değil. Bir sosyal ağ yapmak, internet üzerinden giysi satmak, yeni bir işletim sistemi yazmak gerçekten daha önce düşünülmemiş fikirler değil. Daha az popüler olan, bir çoğumuzun haberdar olmadığı konulardaki fikirleri bile bir yerlerde düşünen hatta bunlar üzerine çalışmalar yapmış, ürün çıkarmış insanlar kesinlikle var. Fikrinizi paylaşmadan projelendirmek farklı alanlarda ne gibi konuları atladığınızı veya öyle bir ihtiyacın gerçekten olup olmadığını doğru bir biçimde algılamanızı engelliyor.

7-) Proje dosyası oluşturmayı bilmemek
Girişimciler bir proje dosyası nasıl oluşturulur bilmiyor. Çoğu girişimci bir internet sitesinin neden bir proje dosyasına ihtiyacı olduğunu bile bilmiyor. Doğru projelendirilmeyen fikirler ise başarısız oluyor. Proje dosyanız olmadan veya proje dosyanız yetersiz olarak bir yatrımcı görüşmesi yapmanız ise mümkün değil. Bir yatırımcı için ekipten sonraki en önemli konu ise bir proje dosyası.

 8-) Devlet destekleri hakkında yeterli bilgi birikimi olmaması
Her ne kadar yetersiz olduğunu düşünsemde devlet girişimciliği destekliyor. Çok saçma olduğunu düşündüğüm projeler bile nasıl devlet desteği alınacağını bildikleri için bir şekilde devlet desteği alabiliyorlar. Buna rağmen bir çok girişimci bu destekleri nasıl alabileceklerinden bihaberler. Bu konuda yetersiz araştırma yapan girişimciler ise her şeyi kendi imkanları ile halltemeye çalışıyor ve bir çok konuda harcama yapmaktan kaçınıyor.

9-) Memur zihniyeti
Bir çok firmada çalışma saatleri diye bir kavram var. Girişimcilikte ise böyle bir şey söz konusun değil. Memur zihniyeti ile girişim yürütmeye çalışan insanlar çoğu zaman başarısız oluyor. Ben ”abi sen kendi işini yapıyorsun istediğin zaman istediğin yere gidebilirsin” zihniyetinde çok insan duydum. Bu tarz bir zihniyete sahipseniz kendi işinizi yapmaya hiç bulaşmayın derim.

Girişimcilik ciddi cesaret gerektiren bir konu. Gerçekten girişimci olmak isteyen bir birey bir çok fedakarlık yapmalı. Kurumsal veya kurumsal olmayan firmalarda çalışan insanlar sürekli maaşlarından yakınıp dururlar. Fakat en basitinden bilmedikleri konu ise kendi şirketlerinde o maaşları verirken %40′lık ekstra bir ücreti devlete verdikleri gerçeği. Bunun dışında bir şirkette çalışırken sabah 8:00 akşam 18:30 çalışma saatleri dışında kralı gelse çalışmadığınız bir düzen var. Kendi girişiminizi de bu zihniyetle yürütürseniz başarısız olursunuz. Bu yüzden girişimci olmadan önce kendinizden bir çok fedakarlık yapacağınız bilmeli ve yukarıda bahsettiğim hataları yapmamalısınız. Girişimciliğe yeni başıyorsanız şu kaynakları takip etmenizi öneririm.

GİRİŞİMCİLERİN VE KOBI’LERİN GENEL HATALARI
Genel istatistikler, açılan şirketlerin büyük bir kısmının açıldıktan iki yıl sonra kapandığını gösteriyor.

Türkiye’de yeni kurulan işletmelerin %24’ünün iki yıl içerisinde, %51’inin dört yıl içerisinde ve %63’ünün altı yıl içerisinde yok oluyor.

Bu konudaki güncel istatistikler TOBB tarafından sürekli yayınlanıyor.

Açılan şirketlerin en sancılı yılları ilk iki yıl, bu süreyi başarılı atlatan şirketlerin büyük bir kısmının ömürleri uzun oluyor ancak yine TOBB verilerine göre Türkiyedeki şirketlerin ortalama ömrü sadece 12 yıl. Aslında gelişen teknolojinin getirdiği logaritmik değişim süreci belki bunu daha da kısaltacak.
Peki neden böyle oluyor, nerelerde hatalar yapılıyor ?

Girişimcilerin ve KOBİ’lerin yaptığı hataları çok kısa bir şekilde aşağıda özetleyebiliriz.

NAKİT SORUNLARI
Bir çok girişimci, hızla ,işe başlamayı amaçladığından yatırım dönemi giderleri, işletme maliyetleri gibi hayati konularda yeterince araştırma yapmadan işe girişmektedir. İşe başladıktan kısa bir süre sonra finansal kaynaklarının yetersizliğini anlayan girişimci için artık vakit çok geçtir. Nakit yetersizliğinin yarattığı telaş ve panik, bir çok işin gerektiği şekilde yapılmasını engellemekte, bu da nakit sıkıntısını artıran kısır bir döngüye yol açmaktadır.
Yatırım ve işletme döneminin planlaması kulaktan dolma bilgilerle değil, derinlemesine araştırmalarla yapılmalıdır, aksi halde nakit sıkıntısı kaçınılmaz bir sonuç olarak karşımıza çıkacaktır.

Aynı şekilde sağlıklı planlanmayan büyüme dönemleri de nakit sorunlarını büyüyebilmekte ve işin durmasına kadar varan sonuçlar doğurabilmektedir.

PAZARI YETERİNCE TANIMAMAK
Girişimcilerin ürün veya hizmetlerine olan aşırı güvenleri zaman zaman gerektiği gibi pazar araştırması yapmamalarına yol açmakta ve bu da hızla rekabet duvarına çarpmalarına veya mallar veya ürünlerine alıcı bulamamalarına yol açmaktadır.

Genelde bu durumla karşılaşan işletme sahibi panikleyerek fiyat rekabetine girer ve başarı şansını hızla yitirmeye başlar.

Sadece günü geçiştirmeye yönelik stratejiler başarısızlıkla sonuçlanmaya mahkumdur, ucuzun her zaman daha ucuzu vardır.

Başarılı bir pazarlama ve satış faaliyeti, sağlıklı bir pazar araştırmasına bağlıdır.

VİZYON EKSİKLİĞİ
İçerisinde bulunduğu pazarın, ekonominin, toplumun ve teknolojinin gittiği yeri göremeyen işletme sahiplerinin varacağı noktalar karanlık olmaya mahkumdur. Bunlar çok yakından takip edilmeli ve bunlara hızla uyum sağlanabilmelidir.
Günümüzde, hızla gelişen teknolojinin sonucu olarak değişim logaritmik bir hızda olmaktadır, ve bunları yakından takip edemeyen hızla oyun dışında kalmaya mahkumdur.

KÖTÜ YÖNETİM
Girişimciler ve işletme sahipleri, kendi bebekleri olan iş için harcadıkları zaman ve düşünce nedeniyle, onunla ilgili herşeyi bildikleri ve bunları yapabilecekleri kanısına kapılırlar. Ancak her insanda bazı yetenekler fazla gelişmiştir, bazı yetenekler ise daha az gelişmiştir, bu nedenle herşeyi yapabilmek mümkün olmayacaktır. Bunu farkına varıldığında ve bazı işlerin sağlıklı yapılabilmesi için bu yeteneklere sahip kişilerin işe alınmasında veya onlara danışılmasında geç kalınır ve içinden çıkılması çok güç dar boğazlara girilmiş olur.

Yukarıda kısaca özetlediğimiz hataları yapmamanın veya bunlardan kurtulmanın yolu varmıdır ?

Tabi ki vardır ve bu da sağlıklı bir İŞ PLANI yapmaktan geçer.

İş Planı, firmanızın başarılı olabilmesi için veya ekonomik bakımdan varlığını koruyabilmesi için neler yapılması gerektiğine karar verme sürecinin, en önemli başlangıçtır. Bu da demek oluyor ki; şu an yapmakta olduğunuz veya yapmayı planladığınız bir işin, geleceğini çizen ve size rehberlik eden bir yol haritasıdır. Firmanızın gelecekteki dar boğazları ve bunları aşma yollarını “önceden” analiz edilmesine yardımcı olmakla birlikte, aynı zamanda da firmanız için en temel kontrol aracıdır. Size önceden planlanan ve daha sonra gerçekleşen bir programın; var ise farklarını ortaya koyarak, nedenini gösterir ve gerekli düzeltmeleri yapmanızı sağlar. Bu da firmanın karar alma mekanizmasını ve geleceğini en önemli şekilde etkileyen faktörlerden biridir.

İş Planı, şirketinizin geçmişini, gelecek için vizyonunuzu ve bu vizyondaki hedeflerinize varmak için uygulayacağınız planları anlatan çok önemli bir stratejik planlama dokümanı (aracı) ve şirketinizin yol haritasıdır.

Tufan Karaca
www.blog.tkaraca.com

Girişimcinin yapmaması gereken hatalar
Sertaç AYDIN | 15 Temmuz 2013 | İnternet, Manşet
Girişimcinin yapmaması gereken hatalar üzerine..

Herkes mutlaka kendi işini bir dönemde kurmak ister, bu bazen bir berber dükkanı olur, bazen de bir eticaret sitesi olur. Her türlü yeni bir iş kurmak girişimcilik olarak adlandırılır. Bir araştırmaya göre bu oran şuanda %85-%90′larde gezse de bunu herkesin istediği bir hayal olduğu gözle görülür bir şeydir. Bu sebepten dolayı herkesin hayatının belirli bir döneminde mutlaka kendi işinin patronu olmak gibi bir hayali vardır. Hem kim istemez ki kendi işinin patronu olmayı, istediği zaman işe gelmemeyi ya da istediği zaman işten çıkıp evinde uyumayı? Fakat size acı bir gerçeği söylemek zorundayım; “girişimcilikte buna yer yoktur :)” bazen başkasının yanında çalışmak bile daha rahat olabiliyor bundan dolayı girişime yeltenirken mutlaka herkesin gözden kaçırdığı bazı şeyler vardır. Bunlar ufak gibi görülen ama detayında büyük olduğu fark edilen hatalardır.

eticaret girişimleri

Girişim ve Ortaklık durumu;
Yeni bir girişimde bulunurken her zaman yanımızda güvenilir birisi ya da birileri olsun isteriz. Çünkü bu işin altından tek başınıza kalkabileceğinizden şüpheniz vardır ya da en azından destek olabilecek birilerine ihtiyaç duyarsınız. Aslında doğru ve yerinde bir düşünce bence de. Ama tutupta 5 kişi ile şirket kurarsanız orada tekrar düşünün derim nedeni ise kişi başı hisse değeriniz %2 civarında olacaktır dolayısı ile ilerideki büyüme olasılığından dolayı bu miktarlar sizi memnun etmeyebilir bu da gayet normaldir. Bunun için ideal olan sayı tek kişide değildir çünkü her zaman bütün işlere siz yetmeyeceksiniz. Bütün işlere sizin koştuğunuzu varsayarsak bedeniniz bir gün bu iş yoğunluğu kaldırmayabilir ve devamında sizde bu işten sıkılabilirsiniz. Girişim yaparken ortaklı sayınız en fazla 3 olmalıdır ama 2 olanı her zaman idealdir. Biriniz alt yapı ile ilgilenirken diğeriniz pazarlama/reklam işleri ile uğraşıp aranızda iş dağılımı yapabilirsiniz bu da sizin üzerinizdeki yükü inanılmaz bir şekilde hafifletecektir.

girişimcilik hataları

Projeniz ve Basın;
Herhalde herkes ister şirketini ve projesini basın ile tanıştırmak ve basın üzerinden binlerce yüzbinlerce hatta milyonlarca kişiye ulaşma imakanını sağlamak. Ama bu bazen korkunç sonuçlar elde etmemize neden olabilir. Neden korkunç olsun diye sorabilirsiniz bu da gayet normal bir soru… Şöyle ki; Alt yapısı hazır olmayan şirketlerin Basın ile erken tanışması hazır olmayan sistemlerine daha fazla müşteri çekmesine sebep olur ama bugün 10 gelen müşteri yarın 100 geldiğinde bakalım hazır olmayan alt yapın ve personel sayın bu müşterilerin isteklerine karşılık verebilecek mi? Diyelim ki bir eticaret sisteminiz var ve günde 10 kargo çıkartıyorsunuz ve o arada basına tanıtım yazısı yolladınız ve basın bunu gazetesine taşıdı. Ve bundan sonra günde 150 kargo çıkartmaya başladınız. 10 kargo çıkartmak ile 150 kargo çıkartmak arasındaki efor inanılmaz farklıdır ve sisteminizin buna hazır olup olmadığını iyi ölçmeniz ve değerlendirmeniz gerekmektedir. Basının karşısına çıkmadan iş modelinizin, alt yapınızın ve personel sayınızın buna hazır olması gerekir. Aksi takdirde müşterilerinize gerekli hizmeti sunamaz ve girişiminiz sizin için hüsran olabilir.

Girişim modelleri

Projeniz bazen tutmayabilir, buna açık olun;

Girişim projeniz sizin gözünüzde çok değerli ve eşsiz olabilir ama birilerine anlattığınızda bu onlara çok cazip gelmeyebilir sebebi birden çok olabilir. Projenizi anlattığınız 10 kişiden 7′si projeye sıcak bakmıyorsa neden sıcak bakmadıklarını öğrenmeniz ona göre iş modelinizi düzenlemeniz lazım en azından ben öyle yapardım. Eğer projeniz gerçekten çok fazla kişi tarafından sıcak bakılmıyorsa mağlup olduğunuzu yani projenizin insanlar üzerindeki etkisinin az olduğunu kendinize anlatmanız ve gerekirse de o projeden vazgeçmelisiniz çünkü olmamışsa olmamıştır. Ama bu girişiminizden tamamen vazgeçin anlamına gelmez. Bir test sitesi kurup sitenizi ya da girişiminiz neyse en azından belirli bir süre onu gerçek ortamda test etmeniz en mantıklısı. Denemekten inanın ki hiç birşey kaybetmezsiniz ve bu işin oluru olup olmadığını kendi gözlerinizle görme imkanınız olur ve ona göre yapılanmanızı sürdürürsünüz. Hee bu arada projeniz istediğiniz hedefe ulaşmadan yani başarılı olmadan elinizdeki işinizi sakın ama sakın bırakmayın sonradan işsiz kalmanız muhtemeldir.

Girişimcilik

 Projeniz ve Siz;
Daha önce girişimde bulunanlar ya da bu konuyu çok araştıranlar mutlaka duymuşlardır Networking olayını. Bu Networking bizim bildiğimiz bilgisayar sistemlerindeki network konusu değil bunu karıştırmayalım:) Bu Social Networking‘dir yani insanlar arasındaki ağdır. Girişimleriniz için yatırım almak, iş modelinizi geliştirmek adına ya da işiniz hakkında fikir almak için insanlar seminerlerde, toplantılarda kendi aralarında bir network oluşturur yani herkes bir biri ile tanışır, kartvizitlerini verir ve bir türlü herkes bir biriniz ne iş yaptığını, hangi projeleri ürettiğini bilir. Dolayısı ile bu tür toplantılar ve seminerler oldukça önemlidir. Bunun en büyük örneklerinden birisi “Webrazzi” gerçekleştiriyor. Ama dikkat edin bir tarafı yapayım derken diğer tarafı bozmayın. Elbette önemli bu aktiviteler ama işinizi aksatırsanız bu aktivitelerin hiç bir anlamı, manası kalmaz. Çünkü bir girişimi ayakta tutmak oldukça yorucu ve meşakatli bir iştir. Dolayısı ile bir tarafa ağırlık verecekseniz o mutlaka sizin elinizdeki girişiminiz olacaktır. Bu hiç birisine gitmeyin anlamı kesinlikle taşımıyor sadece önemli ve gerekli olanlara gitmeniz size yeterli olacaktır.

girişimci nedir

Sabretmeyi bilmeliyiz;
İşinizi kurduktan sonra tabikide hemen para kazanmak isteyeceksiniz bu oldukça normal. Ama yoook öyle bir dünya diyorum ve ekliyorum; işiniz için önce sabretmesini öğreneceksiniz. Nasıl ki bir çocuk doğar doğmaz yürümesini, konuşmasını bilmiyorsa ve bunu zamanla emekledikten sonra yürüyorsa işinizide bu şekilde görmek zorundasınız. Hiç bir proje, girişim, yatırım pat diye çiçek açmaz önce filizlenir sonra çiçek açar. Ama herhalde Türk girişimciler bu konuda en sabırsız ülke konumundadır diye tahmin ediyorum. Projeniz önce alt yapı ve iş modeli olarak yerine oturmalı, sonra pazara açılmalı. Bundan sonra para kazanma istekleriniz artabilir ama bunlar olmadan maalesef para kazanma istekleri sizi yanlış bir sürece sokabilir. Bundan dolayı girişimlerinize ilk önce sabredin ve işin rayına oturmasını ve hedeflediğini aşamalardan geçmiş olmasını bekleyin. Ve en önemlisi işinizin sürekliliğini oturtmanız gerekir. Yani X bir kişi hastalanıp işe gelmediğinde iş aksıyor ise bu projede bir sıkıntı var demektir bunu asla aklınızdan çıkartmayın.

Projenize erken yatırım almayın;
Kurduğunuz proje, herkes tarafından beğenilebilir bu iyi projelerde gayet normaldir ve bu projeye çok erkenden yatırım yaparak girişiminize ortak olmak isteyenlerde bu süreç ile beraber olacaktır ama erken yatırım her zaman sizin ve yeni kurulmuş şirketinizin dengesini bozmakla beraber sizin üzerinize daha çok sorumluluk ekleyecektir. Çünkü yatırım yapan kişi sizden işin sürekliliğini ve sürekli büyüme hedefleri ister bu da onun gayet tabii hakkıdır. Dolayısı ile girişimlerinize erken yatırım yapmak isteyenlerden biraz daha zaman isterseniz her zaman sizin çıkarınıza olacaktır.

Saygılarımla
Sertaç AYDIN


1 OCTOBER 2013                  |         2 YORUM
Yeni Girişimcilerin Hataları
İşe yeni atılmış bir girişimciyseniz uzun bir öğrenme sürecine girdiniz demektir. Uzun derken, her zaman üzerine yeni şeyler katmanız gerekeceği ve sürekli şaşıracağınız detaylarla karşı karşıya kalacağıız için ömür boyu sürecek bir süreçten bahsediyorum.

Bu süreçte elbette bir çok hata yapacak; bunu nasıl düşünemedim, ben bunu nasıl yaptım vs diyeceğiniz şeyler yaşayacaksınız. Ancak en azından önceden yapılmış hatalardan birkaçını görerek ön hazırlık yapmış olabilirsiniz.

Gerçek Dışı Beklentiler
Yeni iş kurarken pek çok kişi nasıl para kazanacağını, ne kadar kazanabileceğini ve ortalama beklediği geliri hesaplar.

Kolay olan (örnek): “Günde 2 x 500 USD satış yaparsam, %40 kar marjı ile 200 USD alırsam günde 400 USD, ayda 30 x 400 USD’dan 12000 USD parayı cebe indiririm” demek.

Gönül ister ki yapılan bu basit hesap gerçek olsun ve ağrısız tasasız gerçeğe dönüşsün.

Ancak gerçek hayatta çoğunlukla bu planlar tutmayacaktır. Bu sebeple asıl olan, yapılan bu projeksiyonun ne kadar gerçekçi olduğunu, bu ortalamaya ulaşabilmek için ne kadar bir yatırım ve emek sarfedilmesi gerektiğini, sabit masrafların neler olacağını (vergi, kira, çalışan ücretleri, elektrik su ve onlarca kalem) ölçebilmek.

Girişimcilerin Yaptığı Hatalar
Her İşi Yaparım Yaklaşımı (Multitasking)
Yeni başladınız ve masraf kısmak için her işi kendiniz yapmaya çalışıyorsunuz. Böyle düşünmekte tabii ki haklısınız. İlk başta aynı yolu bende denedim ancak insan bir süre sonra görüyor ki her konuda iyi olmak imkansız.
Bir firmanın günlük işleyişinde pazarlama, satış, lojistik, muhasebe gibi konulara bağlı olarak yapılması gereken onlarca iş var.

Herşeyi tek başına yapmaya çalışmak hiçbir işi tam yapamamak anlamına geldiği anda büyük hatalar, kaçan müşteriler ve/veya maddi manevi zararlarla karşılaşabilirsiniz.

Tabii hemen büyük bir ekip kurup işe girişmeyin ancak belli bir sistem oturtuncaya kadar (bu sistem genelde siz 3 ay işe gitmeseniz bile işin yürüyebilmesi anlamına geliyor) kazandığınız parayı ilk önce doğru ekibi kurmaya harcayın.

Unutmayın ki doğru bir ekibe harcayacağınız parayı kat kat fazlasıyla geri almanız kuvvetle muhtemel.

İşi Ciddiye Almamak
Çalışanı olmayan, yeni kurulmuş bir firma sahibi düşük sorumluluk, müşteri / operasyon yokluğu sebebiyle büyük işlerin hayalini kurarken bir yandan da işini ciddiye almayıp gereken önemi vermeyebilir.

Kısa sürede para kazanmak ve bunu devam ettirebilmek oldukça zor. İlk bi hevesle başladığınız müşteri arayışlarınızın karşılığını alamadığınızda hemen pes etmeyin. Ümitsizliğe kapılmanız aynı zamanda uzun süre daha aradığınız o müşterilere ulaşamayacağınız anlamına gelecektir.

İşinizin her aşamasını (satıştan muhasebeye, ürün geliştirmeye kadar) ciddiye alın ve tüm görüşmelerinizi, pazarlıklarınızı profesyonel şekilde yürütün.

Girişimcilerin Kaçınması Gereken 8 Hata
Girişimcilerin Kaçınması Gereken Hatalar

Girişimcilerin 2013’te uzak durması gereken 8 hata Docstoc’un CEO’su Jason Nazar tarafından aşağıdaki gibi özetlenmiş.

1- Finansal Kaynak Bulunmaması
Nazar, 2013 yılının finansal kaynaklar bulunması açısından sert geçen bir yıl olacağını söylüyor. Bu yüzden 2013’te kaynak bulmayı düşünüyorsanız, buna hemen şimdi başlamanızı öneriyor.

2- Sosyal Medyaya Gereğinden Fazla Önem Vermek
Tam anlamıyla bir “sosyal medya çılgınlığı” dönemindeyiz diyebiliriz sanırım. Sosyal medyayı her şeyin üstünde tutup, gününüzün önemli bir bölümünü burada geçirmeniz; bir girişimci olarak yapacağınız potansiyel hatalardan biri. Hepimiz biliyoruz ki çok fazla vakit alıyor ve geri dönüşü de harcanan vakitle değerlendirildiğinde aynı oranda yüksek değil. Bunun yerine getirisinin yüksek olduğunu düşündüğünüz sosyal medya kanallarında günde 1’er adet paylaşım yapmanız yeterli. Sosyal medya dışında işinizi tanıtabileceğiniz kanallara yönelmeniz de öneriliyor (bunlar offline kanallar da olabilir).

Sosyal medyada bir şeyler kaçırıyorum diye endişelenmenize de gerek yok, önce işlerinizi tam olarak işler hale getirmeniz çok daha önemli…

3- Kendinizi Fazlasıyla İyi Bulmak
Gelişimin önündeki en büyük engellerden biri de kendini mükemmel bulmak. Eğer girişimcilik becerilerinizi/kendinizi geliştirmiyorsanız herkesin ilerlediği bir dünyada siz geri gidiyorsunuz demektir. Başarılı girişimciler kendileri ile ilgili alt pazarlarda bir kaç yıl tecrübe edinmiş, bu pazarların güçlü ve zayıf yanlarını tanımış ve kendilerini bu doğrultuda geliştirmiş kişiler olarak tanımlanıyor. Pazar koşulları stabil kalmadığına göre, girişimcinin de sürekli kendini geliştirmesi/yenilemesi gerekiyor.

4- Teknolojiye Gömülüp Kalmak
Girişimciler için o kadar çok online araç var ki, adeta sizi teknolojiden kafanızı kaldıramayacağınız hale getiriyor; yazılımlar, CRM, web geliştirme araçları, proje yönetim araçları, ödeme sistemleri vesaire vesaire… Öncelikle ihtiyacanız olanları belirleyin ve teknoloji içine gömülü kalmaktan sakının!

5- 1983’teki Gibi İş Yapmamak
Bilgisayarın başında oturarak iş yapılamıyor! Yüz yüze konuşmadan, telefon görüşmeleri yapmadan işleri halletmenin henüz bir formülü bulunmadı. Bilgisayarınızın başındaki o “rahat” çalışma alanınızdan kalkıp dışarı çıkmanız, yüz yüze görüşmeler yapmanız gerekiyor. Ebeveynlerimizin teknoloji karşısındaki beceriksizlikleri ile dalga geçiyoruz belki ama gerçek “iş” onların devrindeki gibi yapılıyor. Telefonla görüşmeden, dışarı çıkmadan, yüz yüze görüşmeler yapmadan satış yapmak mümkün değil… Aynı şey sadece siz girişimciler için değil, tüm çalışanlar için geçerli!

6- Google ve Facebook’a Ücretli Reklam Vermekten Kaçınmak
İşte yeni dönem girişimcilerinin yaptığı önemli hatalardan biri daha; Google ve Facebook’a ücretli reklam vermemek. Bu kanallar geri dönüşü en yüksek kanallar ve bu alanlarda reklamla da yer almanız gerekiyor. Online kanallar içinde en güvenilir ve izlenebilir bu iki mecrada küçük bütçelerle (mesela günde 10-15tl) ile işe başlayıp, ölçümlere göre arttırıp azaltabilirsiniz. Mutlaka deneyimleyip görmeniz öneriliyor.

7- Sürekli Bahaneler Üretmek: Vergi Sistemine, Politikaya…vb.
Eğer girişimci iseniz, yaptığınız işin mutlaka ki mali/idari boyutları, yasal düzenlemeleri var… Kuralları/kanunları çok sevimli bulmayabilirsiniz belki ama onlar olmadan ilerlemeniz maalesef ki mümkün değil. Kuralları, yaptırımları bir engel gibi görmek, sürekli onlardan şikayet etmek girişimcileri gerileten bir diğer etmen… İşlerinizi/bütçenizi iyi planlayabilmek için iyi bir finans uzmanından yasal mevzuatlar vb. düzenlemeler hakkında düzenli bilgi almanız gerekiyor!

8- İş Fikrinizin Harika Olduğuna Fazlasıyla İnanmak
Bu tür girişimcilere “İyi iş fikri yoktur, iyi yönetim vardır” mottosu ile karşılık veriliyor. Aman dikkat: iş fikrinizin harika/olağanüstü olduğuna inanmak ve işe öyle başlamak hatalı bir başlangıç olabilir… Emek vermeden, çabalamadan, denemeden/yanılmadan, terlemeden, sıkıntıya girmeden, kısaca yanmadan pişmek girişimcilik kitabında yok. Tüm bunlara zeka, sağlıklı bir entegrasyon ve şansı da ilave etmek gerekiyor. Unutmayın fikir sadece bir başlangıç!

Girişimcilerin Önemli Hataları
17 Şubat 2013 | Hilmi Öğütcü
Ülkemizde girişimcilik kavramı İnternet’in yaygınlaşmasıyla daha da popüler hale gelmiştir. Popülerliğin artması ile de bu alana yapılan yatırımlar değer kazanmıştır. Sosyal medya, blog, televizyon kanallarında da başarılı olan insanların hikayelerini anlatmaları ile de Girişimcilik denilen ve son versiyonuyla beraber hızlı güncellenen e Girişimcilik kavramı çıkmıştır. Bunlara bağlı olarak ülkemizde Girişimcilik, popülaritesini inanılmaz artırmıştır. Şimdi gelelim Girişimcilik ile kısa yoldan zengin olma hayalini kuran Girişimcilerin yaptığı hataları başlıklar halinde inceleyim ve biraz da yorumlayalım.

- Girişimciler ürettikleri projelerine aşık oluyor: durumun bu hali alması dışarıdan gelecek eleştirilere bir engel niteliği oluşturmaktadır. Projenize aşık olmamalısınız. Sadece kendi düşündüklerinizin diğer herkesten değerli olduğunu düşünürsünüz ve projenizin gelişimini engellersiniz. Ancak biri size yapamazsınız dediğinde bu kişiyi de umursamamalısınız.

- Girişimciler geri beslemeleri dinlemiyor ve fazla defans yapıyor: Projeniz dışarıdan gelecek yorumlara açık olmalı. Sadece kendi bildiğiniz yoldan gitmemelisiniz. Evet kendi bildiğiniz yoldan gideceksiniz ancak bu başarı yolunun alternatiflerini olduğunu unutmamalısınız. Ve size yol çizgisi gösterecek dönüşlerin değerini bilmelisiniz. Başarılı olmuş insanları dinlemelisiniz. Fazla defans yapmamalısınız, eksik yönlerini gören insanların dediklerini değerlendirmelisiniz.

- Fikirlerinin veya projelerinin hızlı test etme sürecini atlayarak çok fazla üzerinde çalışıyorlar: Bu hata çok fazla yapılanlar listesinde yerini aldı. Bazı insanlar projelerini hayata geçirmek için sanırım güneşin batıdan doğmasını bekliyorlar. Arkadaşlar internet o kadar gelişti ki artık sizin düşündüğünüz bir fikir dünyanın diğer noktasında fikir eşiniz tarafından da düşünülüyor. Projenizin üzerinde çok fazla çalışmayın. Bu demek değil ki projeyi yarım bir şekilde hayata geçirin. Hızlı test etme süreçleri var ve bunları uygulayın, bunun sonucunda da girişmeye başlayın. Eğer fikri veya projeyi hayata geçirmek için herşeyin tamamlanmasını bekliyorsanız emin olun ki o proje hayata hiçbir zaman geçmeyecek. Belki ben böyle yaptım diyebilirsiniz ama gelişen teknoloji sizin de onu her zaman geliştirmeniz gerektiğini söylüyor. Kullanıcı davranışları, istekleri ve istemedikleri her zaman değişiyor. Projenizi belirli bir aşamaya getirin ve start verin.

- Girişimciler Yatırım’ın amaç olduğunu düşünüyor: Yatırım yapılan projelerin bir çoğunun başarısız olmasının en büyük sebebi budur. Yemeksepeti.com CEO’su Nevzat Aydın “Fikir değil, onu hayata geçirip yaşatabilmek önemli” demiştir. Bu da Girişimcinin kişisel ve bilgisel özellikleriyle direkt olarak alâkalıdır. Girişimciler yatırım aldıktan sonra bir rahatlama sürecine giriyor ve projeye olan hevesleri paraya doğru kaymaya başlıyor. Gereksiz yatırımlar, har vurup harman savurmalar, projede geçirdikleri zamanı azaltmalar falan derken bir bakmışsınız para kalmamış veya istek kalmamış ama ortada o kadar zamana rağmen değer oluşturacak bir proje de kalmamış. Yatırım amaç değildir, araçtır. Asıl hareket yatırım aldıktan sonra başlıyor. Para gözünüzü boyamamalı. Yatırım aldıysanız emin olun üst zümre denilen sınıf içine girmiş bulunuyorsunuz. Fikriniz için daha fazla çalışmaları mesai saati denilen kavramı hayatınızdan çıkarmalısınız. Gerekirse günleriniz zaman zaman 24 saati aşmalı. Yemeksepeti.com bugün adından ve başarısından söz ettiriyorsa bu projeden para kazanmadan 6 yılın eseri olduğundandır.

Yeni girişimciler bu 10 hatayı yapmamalı

Bu İçeriği Paylaş!

Girişimciler için – özellikle de yeni başlayanlar
için – işler başarılı oldukları kadar başarısız da
olabilir. Bunun tekrar tekrar gerçekleştiğini hem
bir girişimci hem de bir akıl hocası olarak
gördüm. Ayrıca istatistikler gösteriyor ki, yeni
başlayanlar için ilk 5 yıldaki başarısız olma oranı
%50′lere kadar yükseliyor.
Elbette ki gerçek girişimciler bu başarısızlıklara,
başarıya giden yoldaki kilometre taşları olarak
bakıyorlar. Onlar hatalarından öğrenme
becerilerine güveniyor ve bu tecrübeleri bir
sonraki fikirlerini üretmek için kullanıyor. Ancak, neden başkalarının yaptığı hatalardan da öğrenmeyelim ki? Böylece onca acı ve çileye katlanmak zorunda kalmayız.

İşte burada yeni başlayanlar arasından seçtiğim en tepedeki 10 başarısızlık öyküsü ve bu durumlardan kaçınma yöntemleri:

1. Yazılı plan yok. İş planının harcanın çabaya değer nitelikte olmadığı yönündeki efsanelere inanmayın. İş planını kağıda dökme disiplini, fikirlerinizi işlere nasıl dönüştürebileceğinizi gerçekten anlayıp anlamadığınız görmenin en iyi yoludur.

2. Üstünkörü veya hiç hazırlanmamış gelir modeli. Kar amacı gütmeyen bir işletme bile, operasyon masraflarını düzenleyebilmek için bir gelir modeli (veya bağış) oluşturmak zorundadır. Ürününüz bedavaysa veya her satışta zarar ediyorsanız, bu durumu o birim içinde dengelemek oldukça zordur. Dünyadaki açlığa bile çare bulmuş olabilirsiniz, ancak müşterilerinizin parası yoksa, işletmeniz uzun ömürlü olmayacaktır.

3. Kısıtlı iş imkanları. Bütün güzel fikirler bile etkili işlere dönüşemeyebilir. Ürününüzün veya hizmetinizin mükemmel olduğunu ve herkesin buna ihtiyacı duyduğunu düşünmeniz, insanların gelip bu ürünü satın alacakları anlamına gelmiyor. Pazar araştırması konusunda, aile ve arkadaş çevresinde yaptığınız resmi olmayan araştırmayı destekleyebilecek, alan uzmanları
tarafından yazılmış bir kaynak bulunmamaktadır.

4. Uygulayamamak. Genç girişimciler “milyon dolarlık fikirlerle” kapıma geldiğinde, onlara, fikirlerin tek başlarına hiçbir değeri olmadığını söylemek zorundayım. Olay tamamen uygulama ile ilgili. Zor kararlar vermek ve riske girmek konusunda iyi değilseniz, bu role uygun değilsinizdir.

5. Çok fazla rekabet. Hiçbir rekabetçinin olmaması dur işareti niteliğindedir – pazar olmadığı anlamına gelebilir – ancak öte yandan, basit bir Google aramasında bile yaklaşık 10 adet rekabetçi buluyorsanız, bu, sektörün oldukça kalabalık olduğu anlamına gelir. Unutmayın, uyuyan devler geri uyanabilir. Yani, Microsoft veya Procter & Gamble firmalarının size göre çok
büyük ve çok yavaş olduğunu sanmayın.

6. Fikri mülkiyetin olmayışı. Eğer yatırımcılar bulmak veya sektördeki devler karşısında sürdürebileceğiniz bir rekabet avantajı elde etmeyi umuyorsanız, patentler, markalar ve telif hakları için kayıt yaptırmanız, ayrıca, ticari sırları korumak adına, rekabet dışı ve patent dışı bilgilerin korunmasına yönelik anlaşmalar yapmanız gerekmektedir. Fikri mülkiyet, erken evredeki işletmelere, profesyonel yatırımcılar tarafından biçilen değerleri belirleyen en önemli unsurlardan biridir.

7. Tecrübesiz bir takım. Gerçekte, yatırımcılar fikirlere değil, kişilere ödenek sağlar.

Yatırımcılar, iş sektöründe en azından başlangıç seviyesine uygun miktarda tecrübe sahibi kişileri, başka bir deyişle, yeni başlanılan bir işi yürütebilecek tecrübedeki kişileri ararlar. Eğer bu sizin ilk seferinizse, yanınızda “daha önce orada olan ve o işi yapmış” bir takım arkadaşı bulundurun, böylece sizin tutkunuz ve onun tecrübesi ideal bir takım oluşturmuş olsun.

8. Kaynak ihtiyaçlarını küçümsemek. Önemli kaynakların başında elbette ki para akışı geliyor, ancak diğer kaynaklar, örneğin endüstriyel alandaki tanıdıklar ve pazarlama kanallarına erişebilme imkanı bazı ürünler için daha önemli olabilir. Çok fazla paranızın olması, akıllıca yönetilmediği taktirde, çok az paranızın olması kadar yıkıcı olabilir. Yeni gelir düzeniniz para döngüsünü sağladığını gösterene kadar günlük işlerinizden ayrılmayın.

9. Yeterli pazar olmayışı. Kaygan bir kulaktan kulağa pazarlama stratejisi, ürününüzün ve markanızın -bugünlerdeki yeni medya anlayışının amansız saldırıları varken- duyulmasını ve yaygınlaşmasını sağlamaya yetmez. Viral pazarlama bile zaman ve para isteyen bir hale geldi.

Yeterli bir medya aralığında etkili ve yenilikçi bir pazarlama sisteminiz olmadan müşterileriniz olamaz – veya bir işiniz.

10. Çabucak vazgeçmek. Tecrübelerime göre, birçok yeni girişimcinin başarısız olma sebebi, çabucak yorulması, vazgeçmesi ve işletmeyi kapatmasıdır. Aksiliklere rağmen, Steve Jobs ve Thomas Edison gibi girişimciler, vizyonları doğrultusunda, zorlansalar bile, başarıya ulaşana kadar uğraşmaya devam ettiler.

* Bu yazı, Hüseyin Erkmen tarafından yazılmıştır

Girişimcilerin Ortak Hataları
Tarih : 06.06.2013 - 20:52:20
Gelişmiş batı ülkelerinde uzunca bir süredir mevzu bahis olan, derinleşerek kurumsallaşan girişimcilik ve yenilikçilik alanları son zamanlarda dünyanın farklı bölgelerini de etkilemekte. Söz sahibi bir güç olmak isteyen Türkiye’de de girişimcilik ekosistemi hızla gelişiyor. Hem kamunun hem de özel sektörün önemli katkıları ve çabaları söz konusu.

Özendirici ve yönlendirici politikalar olduğunu biliyoruz, tecrübe ediyoruz. İş planı yarışmaları, ön kuluçka programları, kuluçkalar, teknoparklar, eğitimler, seminerler, iş hızlandırıcıları ve benzeri birçok kavram ve uygulama artık yaşamımızda. Üniversiteler girişimcilik ve yenilikçilikleriyle değerlendiriliyorlar. Endeksler açıklanıyor, kurumlar arasında hoş bir rekabet söz konusu. Herkes daha iyisini yapma peşinde.

Girişimcilik ekosistemi genişledikçe, bu alanda faaliyet gösteren kurum ve bireylerin sayısı arttıkça, Türkiye öğreniyor, gelişiyor, çeşitleniyor. Ben de bu ekosistemin içinde uzunca bir süredir faaliyet gösteren bir üniversite hocasıyım. Yeni kurulan şirketlere (start-up) ve akademisyen şirketlerine (spin-off) mentorluk yapıyorum. Bu alanda çeşitli eğitimler ve seminerler veriyorum. Yüzlerce şirketle etkileşim halindeyim. Durum böyle olunca bu yeni alanın fotoğrafını çekmek, durum analizi yapmak mümkün hale geliyor. Tabii bir köşe yazısında bütün detayları aktarabilmek pek olanaklı değil. Ancak yine de özellikle genç girişimcilerde temelde gördüğüm ortak (sıklıkla yapılan) hataları sıralamam sanırım yerinde olacaktır.

1)      “İş fikri her şeydir!” Temel yanlışların başında bu yargı geliyor. Genç girişimciler iş fikirlerini fazlaca kutsuyor, adeta onun esiri oluyor. Durum böyle olunca “pivot”lama yapamıyorlar. Dış dünya ve daha da önemlisi piyasalar (müşteriler, kullanıcılar, vb.) o iş fikrini kabul etmeyebiliyor; girişimcinin bu iş fikrini belli doğrultuda değiştirmesini, yenilemesini bekliyor. Ama yok, bizim girişimciler bu konuda Ortodoks! İlla yola ilk çıktığı iş fikrini dayatacak! Tabii bir de iş fikrini kimseyle paylaşamama psikolojisi var. Fikri gereksiz yere koruma, gizleme hissiyatı var. Sanki birileri alıp kaçacak! Durum böyle olunca da doğal olarak fikir beslenemiyor, gelişemiyor, başarılı olamıyor!

2)      “İş fikrim var, hemen şirket kurayım!” Girişimcilerimiz planlama ve araştırma yapmayı pek sevmiyorlar. İş fikrini sahada, piyasada küçük çaplı denemeden, test etmeden, pazar araştırması yapmadan, en basit bir anketle müşterilere soru sormadan hemen şirketleşmek ve zenginleşmek istiyorlar. Kim istemez ki? Ama zenginleşmek öyle kolay olsaydı, hepimiz girişimci olur, 3’er 5’er şirket kurar ve bir anda zenginleşiverirdik. Biraz emek verip iş modeli geliştirmeleri, iş planı yazmaları gerekiyor, müşteri beklentilerini çok iyi anlamaları ve bir ihtiyacı karşılıyor olmaları gerekiyor. Piyasayı test ettikten, prototipleri piyasanın kabul edeceği son ürün haline dönüştürebildikten sonra şirket kurmak çoğu zaman daha akıllıca duruyor. Çünkü şirket kurulduğu andan itibaren masraf etmeye, taksimetre çalıştırmaya, vergi ödemeye başlıyor.

3)      “Önemli olan üründür, teknolojidir; iyi ürün/hizmet pazarlama gerektirmeden kendi kendine satar!” Mazide kalan söylemlerden, yanlış kanaatlerden biri de ne yazık ki bu. Özellikle mühendislik kökenli girişimcilerde işin AR-GE sürecine dalıp çıkamama, laboratuvarlarda 3-5 yıl debelenme, kamu destekleriyle ayakta durma ve sonuçta yeni bir ürün çıkartamama gibi durumlar zaman zaman karşılaştığım bir durum. Hiçbir kamusal destek olmaması ne kadar yanlışsa olan desteklerin yanlış kullanılması, genç girişimcileri afyonlaması, uyuşturması da bir o kadar yanlış olabiliyor. Bu durum ekonomiye verimsizlik olarak da geri dönebiliyor. Teknik kökenli girişimciler çoğu zaman “mükemmel ürünü” arıyor. Bu da tahmin edeceğiniz gibi gereğinden uzun bir süre alıyor. Kaldı ki müşteri belki de o mükemmel ürünün peşinde değil; daha sade ve kolay, ücreti de daha mütevazı bir ürün arıyor. Bir de unutmayalım ki “az üreticili çok müşterili” çağ çoktandır kapandı; artık üretim kolaylaştı ve en önemlisi “müşteri sadakati” yaratmak. O açıdan müşteri girişimciyi değil, girişimci müşteriyi bulmalı ve onun ihtiyaçlarını anlamalı, karşılamalı.

4)      “Bu iş takım işi değildir, ben her şeyi tek başıma yapabilirim!” Yapamazsın arkadaş; gücün yetmez, paran yetmez, bilgin yetmez, tecrüben yetmez. Girişimcilik gerçekten de çok disiplinli, farklı dinamiklerin yer aldığı zor ama zevkli bir iştir. İyi kurulmuş ve etkin çalışan bir takımın başarılı olma şansı çok daha yüksektir. İşte burada karşımıza Türkiye’de hakim iş kültürü ve iş modeli çıkmakta. Ülkemizde kardeşler bile ortaklıklarını kolay kolay yürütemezler. Kurulan takımlar pek etkin işlemez, hemen her şey Fenerbahçe’nin oynadığı sükseli ve münferit yeteneklere dayalı futbol misali büyük başarılarla sonuçlanmaz.

5)      “Ne yatırımcılara ne de mentorlara güven olmaz, arkanı döndüğün an iş fikrini çalarlar, altını oyarlar!” Genç girişimlerin ve teknoloji tabanlı start-up’ların büyüme safhalarında pazarlama bütçesi (sadece pazarlama değil, diğer alanlarda da olabilir) önemli bir ihtiyaçtır. Bazen bunun için melek yatırımcı, risk sermayesi gibi mekanizmalara ihtiyaç olabilir. Şüphesiz ki işimizin belli alanlarında koruma ihtiyacı varsa tescillerle, patentlerle, faydalı modellerle korumalıyız, yatırımcılarla gizlilik anlaşmaları imzalamalıyız. Ondan sonra da artık güven duymaktan başka yapacak bir şey kalmıyor. Unutmayalım ki yatırımcılar her gün onlarca yeni fikirle karşılaşıyor ve bu fikirleri çalma gibi bir eğilimleri bugüne kadar pek de duyulmuş bir tecrübe değil. Kaldı ki onlar için en önemlisi iş fikrinden ziyade girişimcilerin heyecanı, isteği, yetenekleri ve takımdaki uyumdur. Yatırımcılar iş fikirlerini hayata geçirmek ve var olan işleri geliştirmek, büyütmek için genç beyinlere, yenilikçi girişimcilere ihtiyaç duyar. Aksi durumda yüzlerce işle kendilerinin ilgilenmesi gerekirdi. Bu da tahmin edeceğiniz gibi olanaksız bir durum.

Ülkemizde nitelikli girişimcilik için büyük bir potansiyel var; yeter ki tecrübeden ve bilgiden yararlanalım, sıklıkla yapılan hataları tekrarlamayalım.

Size başvuran girişimcilerin yaptığı en büyük hata nedir?
Fikir aşamasında bize gelenlerin en büyük hatası, bence fikre aşık olmaları. Oysa önemli olan fikir değildir, uygulamadır. Biz yatırımı fikre değil girişimciye yapıyoruz. Buna rağmen herkes ilk anda fikre odaklanarak geliyor.
Tamam, fikir elbette ki önemli. Ancak bir fikrin başarı içindeki payı yüzde 30 civarındadır. Başarının geri kalanını ekip, para, zaman, doğru yer ve zaman, rekabet gibi konular belirler.

Her yıl yüzlerce iş yeri, çeşitli nedenlerden ötürü faaliyetlerine son vermek zorunda kalıyor. Üstelik bunların önemli bir kısmı da girişimcinin basit hatalarından kaynaklanıyor. Peki, en sık yapılan 10 girişim hatası hangileri? Girişimcilerin yaptığı 10 temel hatayı uzmanlarına sorduk işte yanıtları.

Yanlış işe Yatırım:
Başarısız girişimcilerin ilk büyük hatası, iş seçimiyle başlıyor. Bir çok girişimci kendisini, yeteneklerini ve yapabileceklerini tartmadan, sadece ‘Bu işte para var’ düşüncesiyle yeteneklerine ters işlere yöneliyor. Bir süre sonra hatasını anlıyor ama iş işten geçmiş oluyor.

Yetersiz Sermaye:
En sık karşılaşılan hatalardan biri yetersiz sermaye ile yola çıkmak. Bir çok girişimci sermayenin ne derece önemli olduğunu göz ardı edip, varını yoğunu harcayıp heyecanla yeni bir işe yatırıyor. Uzmanlara göre kısa sürede batan bir çok girişimcinin ortak hatası, yetersiz sermaye ile yola çıkmak. Yeni kurulan bir işin hemen para kazandıracakmış gibi algılanması temel bir hata. Elinde yeterli sermayesi olmayan ve varını yoğunu iş kurmaya harcayan girişimciler, piyasalardaki en ufak bir dalgalanmada zor durumda kalıyor.

Yüksek Maliyetler:
En sık yapılan hatalardan biri. Yapılacak işin sağlayacağı kârlılığa asla uygun olmayacak denli yüksek meblağlarda kira bedellerinin göze alınarak, işe başlanması bu tip hatalara iyi bir örnek. Uzmanlara göre girişimcilerin en çok dikkat etmeleri gereken nokta, tüm maliyetleri kontrol altına almak ve asla gereksiz maliyetlerin altına girmemek. Personel, kira, dekorasyon, araç ve ekipman maliyetleri asla belli bir sınırın üstüne çıkmamalı.

Yanlış Yönetim:
Malum, Türkiye’deki şirketlerin neredeyse tamamı aile şirketlerinden oluşuyor. Yöneticiler, aile üyeleri arasından seçiliyor. Profesyonellere fazla güvenilmiyor. Uzmanlara göre, yönetim anlamında yapılan en ciddi hatalardan biri de bu. Ve bu hata KOBİ’lerde de sıkça görülüyor. Özel yaşantıdaki sorunların şirkete taşınması, şirket içindeki hiyerarşik yapı nedeniyle aile bireylerinin birbirine düşmesi ve aile dışındaki çalışanlara güvensizlik, en sık karşılaşılan sorunlar.

Hatalı İstihdam:
Yanlış yönetimden fazla kopuk olmayan bir madde de hatalı istihdam. Bir çok girişimci doğru istihdam yerine, eşe ve dosta istihdam yaratmak gibi önemli bir hataya düşüyor. Uzmanlara göre bu maddeye iş sahibinin yeterli verim alınamayan çalışanlarını duygusal nedenlerle çıkaramamasını da ekleyebiliriz. Bugüne kadar yaşanılan örnekler, yanında çalıştıracağı kişileri doğru seçemeyen ve doğru konumlandıramayan girişimcilerin başarılı olma şansının düşük olduğunu gösteriyor.

Hedefsizlik:
Şirketin ölçeği ne olursa olsun, öncelikle hedefler belirlenmeli ve bunlara ulaşmak için çalışılmalı. Gerek yönetim, gerek iş kolu, gerekse insan kaynağında yapılan sürekli değişiklikler istikrarsızlığa neden olur. Girişimci bu hataya düşmemeli ve hedefi doğrultusunda yürümeli.

Modaya Kapılmak:
Bazı işleri modaya benzetebiliriz. Ömürleri kısadır. Bu tip işlerde sadece ilk giren ve erken çıkanlar kazanır. Arkasından bunu kopyalamaya çalışan yatırımcılar ise arz talep dengesini dikkate almadığı için büyük zararlarla karşı karşıya kalırlar. Türkiye’de girişimcilerin sık yaptığı hatalardan biri de budur. Araştırmadan sadece iyi örneklere bakarak, girilen işler büyük oranda başarısızlıkla sonuçlanır. Uzmanlara göre, örneğin cep telefonu satış mağazaları veya internet cafeler birkaç yıl öncesinin en önemli moda yatırımlardandı.  İyi örneklerden esinlenen binlerce girişimci, bu alanlarda başarısız oldu.

Gereksiz Cesaret:
Faaliyet gösterilen iş kolunun uzmanlarına danışılmadan sadece hisler dikkate alınarak alınan kararlar, çoğu zaman o işe zarar verir. Kendine aşırı güvenmek, aşırı risk aldırır. Bu durumda da eninde sonunda girişimci zarar görür. Uzmanlar, aşırı güven ve gereksiz cesaretin girişimcilere zarar verdiğini, bu yüzden de girişimcinin mümkün olduğunca uzmanlara danışmasını öneriyor. Hissi davranarak, karar almak yerine konuyu enine boyuna araştırıp, karar almanın daha yararlı olacağı vurgulanıyor.

Bilgi ve Teknoloji Yetersizliği:
Girişim uzmanlarına göre günümüzde hala girişimcilerin önemli bir kısmı bilgi ve teknolojinin önemini kavrayabilmiş değil. Halbuki farklı olmak ve başarıyı yakalamak için bu nokta anahtar rolünde. Türkiye’de genele bakıldığında işletmenin kurulduğu günde teknik donanımın üzerine pek bir artı değer katılmadığı dikkat çekiyor. Girişimci, teknolojiyi ve sektöründeki yenilikleri takip etmiyor ve şirketini yenileyemiyor. B u durumda da yoğun rekabet ortamında kendi elleriyle müşterilerini rakiplere kaptırıyor.

Açık Olmamak:
Girişimci tek adamlığa soyunmamalı, belli aralıklarla çalışanlarıyla sorunları tartışmalı, ve çalışanlarına kendilerini bir bütünün parçası olarak görmelerini sağlamalı. Uzmanlara göre, bilgiyi çalışanlardan saklamak, yani kapalılık, iş yeri motivasyonunun düşmesinin önemli unsurlarından biri.

Kaynak:Fikir avcısı

Girişimcilerin İş Planı Konusunda Yaptıkları En Büyük Hata

22.10.2013
Girişimcilerin İş Planı Konusunda Yaptıkları En Büyük HataYıllar önce, bir grup girişimci tarafından hiç unutamadığım bir iş planını hazırlamak üzere görevlendirilmiştim. Hiç unutamadığım diyorum, zira yaptığımız çok büyük bir iş planı hatası yüzünden, söz konusu şirket VC (venture capital - risk sermayesi) yatırım desteğini alma şansını kaybetmişti.

Şirket kurucularının VC ortaklarından biriyle kişisel dostluğu vardı ve düşündükleri iş fikri olumlu karşılanmış gibi görünüyordu. Ben de başarı için her şeyin hazır olduğunu düşünüyordum – ta ki karşı tarafla şahsen tanışana kadar.

Toplantı ilerledikçe, ortada bir sorun olduğunu acı acı fark ettim. Müşterilerimin de bu sorunu görüp görmediklerini merak ediyordum, ama anlayamadım. Hiçbir belirti vermiyorlardı.

Sorun, planın kendisi değildi. Planın içeriği, orta düzey yöneticiler ile küçük işletme sahiplerinin gerçek ihtiyaçlarına çözüm getirebilecek ve geniş bir pazara hitap edecek özel bir bilgisayar ürünü ile ilgiliydi. Şirketin kadrosu, gerekli deneyim ve alt yapıya sahipti. Gayet düzgün ve iyi hazırlanmış bir iş planımız, ayrıntılı bir finansal modelimiz ve ikna edici piyasa istatistiklerimiz vardı. Sunduğumuz özet bilgiler de tatmin ediciydi.

Oysa asıl sorun şuydu: Planın hazırlanmasını, finansal modelin oluşturulmasını, metinlerin yazımını ve sunum sürecinin yönetilmesini ben yapmıştım, ama ben ekibin bir parçası değildim. Bunu kendim istememiştim. O sıralar 30’lu yaşlarımdaydım, MBA eğitimimi sürdürüyordum, evli ve üç çocuk babasıydım ve bu girişimde üstlendiğim görev sadece iş planının hazırlanmasıydı, o kadar. Okul ücretimi ödeyebilmek için paraya ihtiyacım varken,  yeni kurulacak bir şirkete para yatıracak durumda değildim. 
Aslında benim rolümün sınırlı olması da belki kabul edilebilirdi, ama şirket kurucularının plana hiçbir katkısı olmamıştı. Onlar için bu, para ödeyerek bana çözdürebilecekleri bir sıkıntı idi. Kendi aramızda yaptığımız her toplantıda, yapılması gereken yeni değişiklikler ortaya çıkıyor, ben de işletme fakültesinin bodrumundaki bilgisayara dönüp finansal modeli yeniden çalıştırıyordum. Üç kişilik girişimci ekibinde finansal konulardan anlayan biri olmadığından, bütün ince ayarları bana bırakmışlardı. Bu nedenle planı bilen tek kişi bendim. Kurduğum finansal modeli yeniden çalıştırıyor, metinleri düzeltiyor ve planın yeni şeklini önlerine koyuyordum. Onlar da birkaç paragrafı okuyup bazı rakamlara bakıyordu ama daha çok strateji üzerine odaklanıyor ve ayrıntıları bana bırakıyorlardı.

VC yetkililerinin kritik sorular sorduğu önemli anlarda, bütün başlar bana doğru dönüyor ve cevabı ben veriyordum. Zira planın her noktasını ezbere biliyordum. Ama bilen tek kişi de bendim.  O plan benimdi.

Yaptığımız her toplantının senaryosu aynıydı. Üç girişimci, kendileri üst düzey stratejiler oluşturmak için çalışırken, iş planını özel becerileri olan birine havale edebilecekleri bir fonksiyon olarak görüyorlardı. Ne var ki, kendi planlarını bilmeyen girişimciler pek de ikna edici olamıyorlar. Bu yüzden sonuçta finansman desteği alamadılar ve planlama da bir işe yaramadı.
Bir iş planının başarısı, sağladığı sonuca göre ölçülür. Bu olayda da, iş planı iyi hazırlanmış bile olsa, yine de başarısızlığın bir parçası olmuştu.
Buradan alınacak ders gün gibi açık ve o gün yaşanan sorun bugün için de geçerlidir. Genelde, iş planı hazırlamak şirket sahipleri ve yöneticilerin işidir, dışarıdan gelen kişilerin değil.  Bir iş planı değişikliğe uğramadan sadece birkaç hafta için geçerli olabilir. Yani bir planın tamamlanmış olduğu düşüncesi yanlıştır. Ayrıca, iş planları işin uygulanması ve yönetilmesi ile ilgilidir, bu da yönetimdeki yetkili kişilerin düşünsel açıdan plana sahip olmaları gerektiği anlamına gelir.

Bazı ender durumlarda, iş planının hazırlanması danışmanlık görevini üstlenmiş bir uzmana bırakılabilse bile, iş sahiplerinin mutlaka o planın da sahibi olmaları, içeriğini iyi bilmeleri ve benimsemeleri gerekir. Sonuçta iş onların işidir. 


Girişimcilerin En Çok Yaptıkları Hatalar Nelerdir?
Yeni bir iş fikrini hayata geçirirken veya mevcut isletmeyi büyütme aşamasında girişimcilerimizin gözardı ettiği bazı konular var ki, işletmelerin daha ilk evresinde kapanmasına, harcanan emeklerin boşa gitmesine neden oluyor. Girişimcilerimizin iş kurarken veya işlerini büyütürken dikkat etmeleri gereken noktaları şöyle sıralamak mümkün;

Taklit: Bu, Türkiye’de çok karşılaşılan bir sorun. Yapılan bir girişimin başarılı olduğunu görerek, aynı yerde, aynı tipte, benzer hizmetler veren bir şirket kurmak, Türkiye’de eskiden beri gelen çok yaygın bir anlayış. Oysa her işletmenin kendi içinde bir dinamiğe sahip olduğunu, bir başkasının yaptığının aynısını yaparak bir adım öne geçmenin mümkün olmayacağını şirketlerin anlaması gerekiyor. Bunun için işinize hizmetinize yenilik getirmeli, bir iş fikrini hayata geçirirken yenilikçi tarafını mutlaka ön plana çıkarmalısınız.

Sermaye bulamamak: Yapacağınız işin planını önceden çıkarın. Mutlaka bir iş planınız olsun ve o planda hangi aşamada ne kadarlık kaynağa ihtiyaç duyacağınızı net olarak belirtin. Sözkonusu kaynağa ulaşmak için kullanacağınız yöntemler de iş planında yer almalı. Birçok girişimcinin düştüğü hatalardan bir tanesi, kuracağı işin ne kadar maliyet gerektireceğini önceden hesaplayamadan veya varını yoğunu tek bir işe kanalize ederek işletme kurması. Çünkü yeni bir işin girişimci için karlı bir yapıya dönüşmesi, gelir getirmesi mutlaka belli bir süre gerektirir ki bu süre de yapılacak işin niteliğine göre değişir. Girişimcinin bu süreyi geçirecek ve gerektiğinde ek kaynak yaratacak imkanları önceden sağlaması gerekiyor.

Yüksek Maliyet: Her yeni iş fikri büyük gelir getirecek diye bir gerçeklik yok, ne yazık ki... İş fikriniz size göre çok rantabl olabilir; ancak eğer yeterli pazar araştırması yapmadıysanız hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Eğer sermayeniz kısıtlıysa, yolun başında gereksiz masraflardan mutlaka kaçınmanız, maliyetleri kontrol altına almanız gerekiyor.

Yanlış Yönetim: Genellikle aile işletmesi olan KOBİ’Ler kurumsallaşmakta, işi profesyonel yöneticilere devretmekte zor. Şirketin potansiyeli gelişirken yönetimin hala aile içinde kalması işletme içinde çatışmalar olabiliyor. Şirket aile şirketi olduğundan doğal olarak gelişen ­oluşan sorunların giderilmesinde pek yardımcı olduğu söylenemez. Bu nedenle belli büyüklükteki şirketlerin aile işletmesi yapısından kurtulması, hatta işin başındayken profesyonel bir ekiple çalışmayı tercih etmesi doğru bir yol olarak görülüyor. Ayrıca “küçük olsun benim olsun” anlayışı da şirketlerin büyüme yolunda adım atmasını engelleyebiliyor.

Hedefsizlik: Ölçeği her ne olursa olsun her işletmenin belli planlar dahilinde hayata geçirilecek hedeflere ihtiyacı var. Gelişmek ve ilerlemek için bu hedeflere doğru atılan adımlar, aynı zamanda işletmenin total motivasyonuna da yansıyacak. Girişimcilerin en büyük hatalarından bir tanesi, değişen koşullara "bağlı olarak hedeflerinde köklü değişiklikler yapması. Bu doğrultuda gerek şirket yapışı gerekse insan kaynağı gibi alanlarda sürekli değişiklik yaşayan işletmelerde bu durum istikrarsızlığa neden olabiliyor.

Hatalı İstihdam:  Küçük işletmelerin ve işe yeni başlayan yatırımcıların düştüğü hatalardan bir diğeri, profesyoneller yerine yakın çevresine iş imkanı sağlaması. Doğru istihdam yerine, yeterince yetkin olamayan yakınlarına iş verilmesi, işletmenin orta ve uzun vadede verimsiz çalışmasına neden oluyor.

Gereksiz Korkaklık veya Cesaret: Girişimcilerin faaliyet gösterdiği iş kolunda uzmanlara danışmadan sadece hislerine dayanarak cesur kararlar alması işlerine zarar verebiliyor. Ya da atmaları gereken riskli bir adımda fazlasıyla çekingen davranabiliyorlar., Türkiye’deki küçük ve orta ölçekli işletmeler, girişimciler ,danışmanlardan destek almak yerine, kendi birikimleri doğrultusunda hareket etmeyi tercih ediyor. İşletmeyi derinden etkileyecek konularda bir uzmandan destek alınması tavsiye ediliyor.

Bilgi ve Teknolojiden Uzak Durmak: Girişimcinin sektöründeki teknolojik yenilikleri mutlaka takip etmesi gerekiyor. Oysa baktığımızda birçok işletmenin teknik açıdan kurulduğu dönemde edinilenden çok farklı bir donanıma erişemediği görülüyor. Bu durum özellikle küçük işletmelerde yaygın. Yoğun rekabet ortamında teknoloji, şirketleri bir adım öne çıkarmak için bir araç.

Personele Karşı Açık Olmamak: Küçük işletme sahiplerinin, kendi şirketleri için aldığı kararları genellikle çalışanlarıyla paylaşmak veya tartışmaya açmak gibi bir alışkanlıkları yok. Bu durum, yeni fikirlerin gelişmesini engellediği gibi işyerinde motivasyon eksikliğine de yol açabiliyor.

Müşteriyi Yeteri Kadar Tanımamak: Yeni kurulan işletmelerin hatalarından bir tanesi de ürün veya hizmetleriyle ulaşmak istedikleri müşteri kitlesini yeteri kadar tanıyamaması. Bunun için müşteri ihtiyaçlarını dönemsel dolarak takip ederek, ihtiyaca uygun çözümler geliştirilmesi gerekiyor.

Finansman Yönetiminde Beceriksizlik: Tahsilatlarla ödeme planlarının nakit krizine yol açmayacak nitelikte olması gerekiyor. Bu konudaki hatalı davranışların birçok karlı işletmeyi, sadece nakit sıkışıklığı nedeniyle zor durumda bıraktığı biliniyor. İşletmenizin karlı olması yetmez, aynı zamanda nakit akışınızın genel ödeme planınıza uygun olmasına da dikkat etmelisiniz.

Müşteri Sayısını Artıramamak: Müşteri sayısını artırmaya yönelik programlar geliştirememek yeni işletmelerin sıkıntılarından bir diğeri. Bunun için, farklı tekniklerle farklı müşteri gruplarına hitap edebilecek çözümler geliştirmeniz gerekiyor. Çok büyük de olsa tek bir bağlı kalmak risk teşkil ettiğinden müşteri tabanınızı mümkün olduğunca geniş bir alana yaymanız işletmenizin faydasına bir uygulama.

Değişimin Gerisinde Kalmak: Yönetim ve işletme dinamikleri sürekli olarak değişiyor. Geçmişte sizi başarıya götüren yollar bugün geçerli olmayabilir. Bu nedenle, gerektiğinde hem yönetim arayışınızı hem de ürettiğiniz ürün ve hizmetleri değişen şartlara adapte etmeniz gerekiyor.

Büyüme Yönetimini Yapamamak: Büyüme, şirketlerde yeni yönetim anlayışını da beraberinde getiriyor. Ancak, birçok işletmenin bu adaptaşyon sürecini yönetmekte başarısız olduğu bir gerçek. Bu nedenle, kontrollü büyürken, işletmenizin yönetim becerisini de geliştirmeniz gerekiyor.

Ölçüsüz Büyümek: Büyürken kontrolü kaybetmek işletmeler için bir diğer riskli durum. Bir anda çok hızlı ve kontrolsüz büyümek, kısa vadede iyi gibi görünse de orta ve uzun vadede şirketler için risklidir. Türkiye’deki girişimcilerin çoğunda varolan bir gerçeklik sürekli büyüme isteği. Ancak bu isteği kontrol altında tutmayı öğrenmek gerekiyor.

Kaynak: Ekonomist Dergisi

GİRİŞİMCİLER NASIL BAŞARISIZ OLUYOR ?
11 Ağustos 2013 - 4:14 / 980 Görüntülenme Yazıyı PaylaşPermalink
Her girişim büyük bir hayal ile yola çıkar ama çok azı bu hayallerin gerçekleştiğini görebilecek kadar uzun süre yaşantısını sürdürebilir. Yapılan araştırmalara göre her 12 girişimden sadece 1 tanesi başarılı kabul edilebilecek olgunluğa erişebiliyor. Peki geri kalan 11’i bu işi neden başaramıyor? Bu sorunun pek çok farklı yanıtı olabilir ama Startup Genome’un ABD’de mercek altına aldığı 3.200 girişime dair veriler girişimlerin özellikle ölçeklendirme, yani büyüme aşamasında sorun yaşadıklarını ortaya koyuyor.
Bunun nedeni ise girişimin ilk dört aşamasının son sırasında yer alan ölçeklendirme noktasına gelene kadar yapılan hatalar…

İnfografikte bu ilk dört aşama şu şekilde sıralanıyor

Keşif, değerleme, etkiyi artırma ve ölçeklendirme. Ortalama verilere göre ABD’deki başarılı bir girişimin ilk aşamada 200 bin dolar civarında yatırım almış oluyor. Yatırım miktarı ikinci aşamada 800 bin, üçüncü aşamada 900 bin ve dördüncü aşamada 3 milyon dolara çıkıyor. Birinci aşamada 1 olan çalışan sayısı ikinci ve üçüncü aşamalarda 4 olarak devam ediyor ve büyüme aşamasında bir anda 17’ye çıkıyor.

Süreçlere baktığımızda ilk aşama için ideal süre 7 ay, ikinci aşama için 11, üçüncü aşama için 17 ve büyüme noktası için 25 ay gibi görünüyor.

Büyüme noktasına zamanından önce ulaşan girişimlere “tutarsız girişimler” adı veriliyor ve genellikle olması gerektiğinden yüzde 50 fazla personel istihdam ettiği görülüyor. Ayrıca kendi yorumlarına göre tutarsız girişimlerin çoğunun büyüme safhası öncesi şirket değerini 12 milyon dolar civarında gördükleri ortaya çıkmış. Tutarlı girişimler ise şirket değerinin 800 bin dolar civarında olduğunu söylüyorlar.

Bu alınan yatırımları da doğrudan etkiliyor. Tutarsız girişimlerin üçüncü aşamada aldıkları yatırım miktarı ortalama olarak tutarlı girişimlere göre üç kat daha yüksek. Ama yatırıma asıl ihtiyaç duyulan dördüncü evrede tutarlı girişimlerin aldıkları yatırım miktarı, tutarsız girişimlere göre 18 kat daha yüksek.

Erken elde edilen bu yatırım girişim henüz hazır olmadan büyümeye çalışmasına neden oluyor ve tutarsız girişimler büyüme öncesinde kullanıcı elde etmek için, tutarlı girişimlere göre daha fazla para harcıyorlar. Ama girişim henüz hazır olmadığı için bu paranın önemli bir kısmı boşa gidiyor.
Kullanıcı elde etme noktasında tutarsız girişimlerin çok aceleci davrandıkları görünüyor. Henüz ilk aşamada tutarsız girişimlerin elde ettikleri kullanıcı oranı, tutarlı girişimlere göre 10 ila 12 kat daha fazla. Ama bu kullanıcıları elde tutmak çok daha zor. Bu nedenle tutarlı girişimler dördüncü aşamada kullanıcı elde etmeye ağırlık veriyor ve tutarsız girişimlere oranla 16 ila 26 kat daha fazla kullanıcıya ulaşıyorlar.

Bu kullanıcılardan para alma konusunda da tutarsız girişimler daha aceleci. Henüz birinci ve ikinci aşamlarda tutarsız girişimlerin para kazandıkları müşterilerinin sayısı, tutarlı girişimlere göre yüzde 75 daha fazla. Fakat dördüncü aşamada tutarlı girişimler yüzde 50 daha fazla para ödeyen müşteriye sahip oluyorlar.

Zamanından önce büyüme gösteren ve bu yüzden tutarsız olarak nitelendirilen girişimlerin yaklaşımlarındaki en büyük hata ise mükemmeliyetçilik gibi görünüyor. Büyümeye haddiden fazla odaklanmak, olsa güzel olur denilen ek özelliklerle çok fazla uğraşmak ve kullanıcı ile çok az ölçümleme yapmak ise bu yaklaşımın neden olduğu önemli problemler olarak göze çarpıyor…

Kaynak: Webrazzi

Neden Her İsteyen Girişimci Olamıyor?
İŞ HAYATI31/07/2013
girişimci770

Girişimcilik her geçen gün önemi artan bir konu. Çalışanların neredeyse %90 ının hayali kendi işini kurmak, girişimci olmak. Şirketlerde profesyonel anlamda yöneticilik yapanların çoğu, en kısa sürede kendi işini kurmayı hayal ediyor. 

Girişimcilik devlet tarafından da destekleniyor. Ama olmuyor. Her isteyen girişimci olamıyor.

Girişimci olma hayali başka bahara kalıyor. Girişimci sayısı yeterli oranda artmıyor. Sizce neden?

Girişimci olmanın kendine has bir yapısı var. Girişimcilik aslında bir yaşam tarzı. Özellikle iş hayatına profesyonel yönetici olarak başlayıp, daha sonra girişimciliğe başlayanlar, bu durumu sık yaşıyorlar. Girişimcilik bir sınav gibi. Sizi belirli testlerden geçiriyor. Bu testlerde başarılı olabilirseniz girişimci olarak hayatınıza devam edebiliyorsunuz. Bu yüzden zor olan girişimci olmak değil, girişimci olarak kalmak.

Girişimcilik insanları belirli unsurlarda test ediyor. İsterseniz bunları inceleyelim.

1)Stres düzeyi
Girişimciliğin belki de en zor kısmı, belirsizlikle baş edebilmek. Girişimci için birçok şey belirsizdir. Aynı zamanda bu belirsizlik fırsatları da barındırır. Girişimci bu belirsizliğin üzerine gidebildiği, çözüm bulduğu için kazanır. Başkası belirsizlik konusunda cesaretli davranamadığı için kaybeder.
Girişimci belirsizlik dışında da bir sürü konuda stres yaşar. Müşteri bulmak, nakit akışını yönetmek, sabit giderleri ödemek stres düzeyini arttırır. Özellikle çalışan maaşını ödeme kısmı stresin tavan yaptığı kısımdır. Her ay sonu ödemeniz gereken maaşlar vardır. Ve o ay sonları çok hızlı gelir.

2)Özgüven miktarı
Girişimcilik, çoğu zaman özgüveninizi test eder. Zorluklara, sıkıntılara karşı ayakta kalmanız gerekir. Sorun da yaşasanız, başınızın yukarıda olması gerekir. Çünkü girişimcinin özgüveni şirketinin özgüvenine eşittir.

Çalışanları girişimciyi her zaman güçlü görmek isterler. Bu yüzden girişimci, her zaman kendi olamaz. Bazen içi kan ağlasa da dışarıya olumlu bir hava yansıtmak zorundadır. Aksi takdirde olumsuz hava diğer insanları da etkileyecektir. O yüzden özgüven miktarı her gün ölçülen bir unsurdur. 
Özgüveni yerinde olan girişimciler bu sınavın belirli bir aşamasını tamamlamış olurlar

3)Kararlılık seviyesi
Karar vermek ve kararlı olmak iş hayatı için önemli kavramlar. Karar vermek zor bir iştir. Çünkü sorumluluk gerektirir. Bu sorumluluğu az insan alabiliyor. 

Bu sorumluluğu alabilen insanlar daha öne çıkmış oluyorlar. Girişimcilerin başarılı olmaları için kararlı olmaları, verdikleri sözleri tutmaları şart.

Bir girişimci kararlı değilse, ona inanan insan sayısı azalır. İnsanlar onu takip etmekten vazgeçerler. Bu yüzden girişimciler doğru bildiği yolda hastalıkta, sağlıkta, iyi günde kötü günde yürüyebilen insanlardır. Kararlılık seviyeleri, başarıları için önemli bir kriterdir.

4) Dayanıklılık süresi
Girişimciliğin en zor kısımları, genelde başlangıçta olur. Belirli bir sermayeniz ve kaynağınız olur. Bu kaynakları etkin kullanarak işletmenizin çarkını çevirmeniz gerekir. İşte burada dayanıklılığınız test edilir. Bu yüzden girişimci olmak, iş kurmak zor değildir. Zor olan ayakta kalabilmektir. Araştırmalara göre yeni açılan işletmelerin %80 i 5 yıl içinde kapanıyor. Bazı girişimciler yeterli dayanıklılığa sahip olamayıp ayakta kalamıyorlar.

Dayanıklılık girişimcinin zor günlerdeki nefes alabilme sayısıdır. Özellikle krizlerde bu durum kendini belli eder. Herkes bir şekilde zor günlerin geride kalıp, güzel günlerin geleceğinin farkındadır. Fakat bu güzel günleri az kişi görebilir. Çünkü kaynakları yeterli olmaz. Nakit akışlarını yönetemezler. Zor günleri atlatamazlar. O yüzden dayanıklılık girişimcinin en önemli sınav kriteridir. Belirli bir süre başarılı olan değil, istikrarlı ve dayanıklı olan hayatta kalabilir.

Girişimcilik önemli ve değerli bir konu. Girişimciler istihdama katkıları, verdikleri vergiler, ülke ekonomisine katkıları nedeniyle ülkemiz için önemli insanlar. Fakat maalesef her isteyen girişimci olamıyor. Girişimci sayımız yeterli oranda değil. Çünkü girişimci olmanın gerektirdiği bazı kriterler var. Bunları sağlayamayınca, girişimci olamıyorsunuz.


Girişimcilerin Dikkat Etmesi Gereken 10 Nokta
Başarılı bir girişim kurmak için yalnızca parlak bir fikre ve finansmana sahip olmak çoğu zaman yeterli değildir. Başarı için sihirli bir reçeteden bahsetmek mümkün olmasa da yeni kurulan şirketlerin hangi adımlarda hata yaptığına dikkat etmek bir yol haritası çıkarmakta faydalı olabilir.

Wall Street Journal gazetesinde yayımlanan bir analize göre, yeni girişimcilerin şirketlerinin kuruluş aşamasında en çok yaptıkları hatalar şöyle sıralanıyor:
İşte yeni girişimcileri başarısızlığa götüren 10 kusurlu hareket:

Tek Başına Olmak
İş geliştirme sürecine dahil olan tek kişi sizseniz, o projenin şekillendirilebilir olmasını beklemek biraz umutsuzca olabilir. Fikriniz ne kadar iyi olursa olsun pazarlama, halkla ilişkiler, web tasarım, satış gibi konularda uzmanlardan destek almalısınız. Yönetici asistanı, satış temsilcisi ve hatta deneyimsiz çalışanları işe almak bile ilk aşama büyük bir maliyet yükü getirecektir. Ancak yine de, diğer insanları işin içine dahil etmenin işi daha karlı hale getirebileceği fikrini değerlendirmeye almanız da fayda var.

Çok Fazla Kişiden Tavsiye Almak
İşinde uzman kişilerden tavsiye almak her zaman için faydalıdır ve özellikle başarılı adımlarla şirketlerini zirveye taşımış insanlar, bu sayede henüz kuruluş aşamasında şirketlerinin önünü açabilir. Ancak aynı konuda çok fazla insanın fikrine danışmak, kendi kararınızı ertelemenize ve şirketinizi kuruluş aşamasından bir adım ileriye götürememenize neden olabilir.

Sonuç Getirmeyecek Ürünlere Çok Para Harcamak
Başarılı bir şirketin temeli genelde başarılı ürünlerle atılır. Ancak bir ürün üzerine çok fazla zaman harcayan girişimciler, ürün yerine satış organizasyonuna odaklanan rakiplerinin karşısında geride kalabilir. Ürüne harcadığınız kadar bu ürünün pazarının dinamiklerine, pazarlama stratejisine ve satış ağına da mesai ve sermaye harcamalısınız.   

Çok Küçük Bir Piyasayı Hedef Almak
Girişimcilerin ilk işlerinde riski de azaltmak amacıyla daha küçük kitleleri hedef alarak adım attıkları görülür. Ancak yapılan işin başarılı olup, hedeflediği piyasaya sığmamaya başlaması durumunda bazı sıkıntılar baş gösterebilir. Bu yüzden en iyisi, şirketinizin payı küçük kalsa bile daha büyük piyasalar hedeflemek ve ona göre temkinli adımlar atmak olacaktır.

Pazara Doğru İş Ortakları Olmadan Girmek
Halihazırda sizin adınızı duyuracak, aracı kurumlar, üretim temsilcileri ya da halkla ilişkiler şirketlerinin bulunduğu bir piyasada yükselmek, yeni girişimciler için oldukça kolaydır. Tekstil, gıda, medya ve diğer büyük sektörlerde işler genelde bu şekilde yürür. Ancak küçük girişimlerde kadar şanslı olamayabilir. Bu yüzden bir işe başlamadan önce, işinizin önünü açacak ve sizi yönlendirecek kurumların bir listesini yaparak işe başlamak çok daha avantajlı olabilir.

Müşterilere Çok Para Ödemek
Reklam için çok para harcamak, potansiyel müşteri sayısını artırabilir ancak şirketinizin reklamlara harcadığı paranın geri dönüşünün kar olarak yansıması gerekir. Bu nedenle, reklam harcamaları konusunun ince elenip sık dokunulması ve her türlü alternatifin değerlendirilerek en çok fayda sağlayacak reklam araçlarının kullanılması gerekir.

Küçük Bir Sermayeyle İşe Başlamak
Yeni kurulan birçok şirket sadece ofis kiralamak, gerekli ekipmanları satın almak ve müşterileri kapılarına getirecek reklamlar hazırlamak için finansmana ihtiyaç duyacaklarına inanır. Ancak, çalışanlarına ödeyecekleri maaşları, vergileri ve sigorta bedellerini hiç hesaba katmazlar. Bu yüzden, şirketin kuruluş aşamasında her türlü hesaplamanın yapılması gerekir.

Çok Fazla Sermayeyle Başlamak
Kulağa çok doğru gibi gelmese de, bir işe çok fazla sermayeyle başlamak da zaman zaman sorun yaratabilir. Ellerinde çok fazla nakit kaynak olan şirketler, çok gereksiz harcamalar yapıp, ellerindeki kaynakları tüketme riskiyle karşı karşıya kalabilir.

İş Planı Olmadan İşe Başlamak
Bütün şirketlerin resmi bir iş planı yapması gerekir. Yeni şirketler ise büyümek için önemli oranda sermayeye ve ne zaman kar etmeye başlayacaklarını ve hedefledikleri noktaya nasıl varacaklarını gösterecek ciddi iş planlarına ihtiyaç duyar.

İş Planı Üzerine Çok Fazla Düşünmek
Bazı girişimciler, gözü kara bir şekilde temelsiz planlarla işe başlasalar da bazıları atacakları adımlardan yüzde 100 emin olmadan harekete geçmemeyi tercih eder. Bu şekilde önlerine çıkan fırsatları kaçırıp, ince eleyip sık dokumanın bedelini oldukça ağır bir şekilde ödeyebilirler.  İş planında her detayı çok fazla irdelemek, şirketi hareketsiz bırakarak rakiplerinin gerisinde kalmasına neden olabilir.


yeni bir işe başlarken yapılan en büyük 7 hata

İşinizin ilk yıllarında gittikçe yükselen bir grafikle bilgileriniz artacaktır. İstediğiniz kadar dikkatli davranın,  veya bilimsel yöntemlere başvurun, hatalar mutlaka olacaktır. Bu fikre kendinizi alıştırın.

Eğer açık fikirli olup tecrübenin sesine kulak verirseniz, çok sık rastlanan hatalardan kendinizi sakınabilirsiniz.

İşte size yeni işletmelerde en sık yapılan yedi hata ve bu hatalara düşmemenin yolları.

Hata 1 : Karanlıkta iz sürmeyin. Girişimcilerin başarılı olmak için tutkulu olmaları gerektiğini duymuşsunuzdur. Tamam, coşkulu olmak iyidir. Ama bayrağı en yükseğe taşıyabilmek için, yüksek enerjiden daha fazlasına ihtiyacınız olacak. Yani bir plana. Sağlam bir iş modelinde olduğu gibi, pazarınızı, hedef kitlenizi, rakiplerinizi ve benzeri temel konuları
araştırmak için geniş bir zaman ayırmalısınız. Şu çok basit ama aldatıcı soruya cevap vermeye odaklanın: Nasıl para kazanacaksınız?
Ders: Plansız, güne başlamayın.

Hata 2: Satmanın yolu ucuzlatmak değildir. Bir çocuktan gerçek bir elmas ve 12 taklit arasından birisini seçmesini isteyin. Her defasında taklitlere yönelecektir. Yeni iş kuranlar da aynen böyledir.

Kalitedense sürüme önem vererek, bir hataya düşerler. Zannederler ki ucuz fiyat, satışları patlatacak ve dolar milyoneri olacaklar. Ama bu işler öyle yürümüyor.

Daha çok bayanlara yönelik bir kılavuz kitap olan “Bags to riches (beş parasızlıktan zenginliğe)” kitabının yazarı Linda Hollander
"Yeni girişimciler, pazara girerken fiyatları çok düşürmeleriyle bilinirler. Bu durum, onları sürekli para sıkıntısı çeker bir duruma düşürür. Talep çok fazla dahi olsa, hep sıkıntılıdırlar. Mutlu değildirler, çünkü satışlardan yeterince kar elde edemezler."

Ürünlerin fiyatını belirlerken, biraz matematik yapın. Sabit ve değişken maliyetleri hesaplayın. Piyasayı araştırın. Rekabetçi fiyat noktalarını belirleyin. Sizi rakiplerinizden farklı kılacak, kendinize özgü bir fiyat politikası geliştirin. Kar marjınızı cebinizi dolduracak ve işinizi durdurmayacak şekilde belirleyin.
Ders: Sahtesinin fiyatına, gerçek elmas satmayın.

Hata 3: Bir işe, sadece heyecan verici olduğu için başlamak. Girişimciler çok değişik şekillerde karşımıza çıkarlar; hayalperestler, risk sevenler, heyecan arayanlar gibi. Bu tipler detaylara boğuldukça heyecanlarını kaybederler. 

Oyuna geri dönmek ve heyecana tekrar ortak olmak için sık sık krize girerler.
"Drive a Modest Car & 16 Other Keys to Small Business Success.(Gösterişsiz bir araba kullanın!

Küçük ölçekli işletmelerin başarıya ulaşma yolunda kullanacakları 16 altın anahtar)" kitabının yazarı Ralp Warner, "Girişimcinin heyecanını kaybetmesi, sağlıklı gibi görünen pek çok küçük ölçekli işletmenin gizli katili olmakta." dedi. İş kurmanın amacı para kazanmaktır. Eğer hayattan sadece
yüksek yerlerden atlayarak keyif alıyorsanız, gidin bungee jumping yapın.
Ders: Heyecan aramak için bir işe başlamayın.

Hata 4: Pazarlamadan anlamamak. Yeni işletmeler nadiren pazarlama faaliyetlerine bütçe ayırırlar.

Çünkü patronlar pazarlama faaliyetlerinin gereksiz bir harcama olduğuna inanırlar. Daha da kötüsü pazarlama ile satışı aynı kefeye koyarlar.
Ünlü bir reklam ajansı sahibi, "Pazarlama bugünün değil yarının satışlarını arttırmaktır. Bugünün satışları satıcıların işidir. Pazarlama olmaksızın üretimden doğruca satışa geçemezsiniz." diyor.

Bu hataya düşmenin başlıca sebebi satış döngüsü konusunda tecrübe eksikliğidir. Girişimcilerin ilk işe aldıkları kişiler satıcılardır. Aslında yapılması gereken ilk iş bordrolu veya kontratlı bir pazarlama uzmanından yardım almak olmalıdır. Ancak bu aşamadan sonra satış gücüne ihtiyaç olacaktır.
Ders: Mesajınızı vermeden satış kapatmaya uğraşmayın.

Hata 5: Patron değil arkadaş olmak. İş hayata geçince, herkes haftanın yedi günü en az üç dört çeşit işle uğraşmaya başlar. Böyle bir ortamda, insanları rütbelendirmek veya yönetim prosedürlerini düşünmek için çok az sebep vardır.
"Six Sigma Simplified Training." Kitabının yazarı Jay Arthur " İnsanlar yeni bir işe başladığında, süreçler ihtiyaç oldukça veya tesadüfi sebeplerle oluşturulur. Büyüme esnasında ortaya çıkan problemler ya deneme yanılma yöntemiyle ya da birilerinin insiyatifi ile çözülür. Ama öyle bir an gelirki bu iki
metodunda işe yaramadığı karışıklıkta problemlerle karşılaşılır." dedi.
İş sizin. Beklentileri belirlemek, prosedürleri geliştirmek veya bunları yapması için birilerini görevlendirmek sizin sorumluluğunuz.

Performans ölçümü, işe alım ve işten çıkarma, mazeret ve yıllık izinler, maaş ve primler ve benzeri politikaları tanımlamaksızın, daha tüyü bitmemiş şirketiniz her an yasal problemlerle ve motivasyon sorunlarıyla karşı karşıya kalabilir. Nihayetinde işiniz zorlaşacaktır. Bir şirket içi kurallar kitapçığı tek
sayfalık bir not kadar basit olabilir.
Ders: Otoriteden ödün vermeyin.

Hata 6: Sermayenizi boşa harcamayın. Başlangıçta, deneyimsiz patronlar tipik olarak çok gereksiz harcamalar yapar. Gereğinden fazla lüks mobilya ve teknoloji satın alırlar. İhtiyaç olduğundan daha fazla uzmanı işe alırlar. Ayrıca, işe yeni başlayanların sadece birkaç müşterinin ödemelerini zamanında yapacağından haberi yoktur. Acil satışlarda bile tahsilatlar gecikir.
Ders: Naktinizi akıllıca yönetin.

Hata 7: Sizi sevenleri unutmayın. Yeni işletmeler başlangıçta haftada 80-100 saat çalışmayı gerektirir ve çok ciddi desteğe ihtiyaç duyarlar.

Bu yük sadece sizin sırtınızda olmamalı. Aileniz ve yakın çevrenizden de sürekli destek görmelisiniz.

Ayırdığınız zaman ve harcadığınız paranın aynı zamanda aileniz ve yakın çevrenizin de faydasına olduğundan emin olun.
Ders: Yeni bir işe atılmanın hayat boyu sürecek pişmanlıklara neden olmasına izin vermeyin.

Sonuçta bunun gibi daha birçok hata yapılabilir, çünkü yeni iş sahipleri inatla her şeyi kendileri
yapmaya çalışırlar. Bunun yerine, en iyi yapabildiğiniz işleri yapın, yapamadıklarınızı işin uzmanlarını
havale edin. Her şeye rağmen hata yapmaktan kaçamıyorsanız da, çok eski bir sözü aklınızdan
çıkarmayın: “Hatalarınızdan ders çıkarmayı bilin”

Başarının Karanlık Yüzü Burak Bardakçı

Başarıya ulaşmak ve kutlamak iş hayatının önemli ve aslında en eğlenceli kısmı. Kutlamaya değer bir başarıya sebep olduğunuzu bilmek kadar güzel bir his yok sanırım.

Ancak inanın veya inanmayın, başarının bir de karanlık yüzü var.
Geçmişte başarılı olan hatta büyük başarılara imza atmış bir çok şirketi şu an dipte görebiliyoruz veya sektörden silindikleri için kendilerini hiç göremeyebiliyoruz. Buna örnek olarak benim aklıma ilk gelenler RIM (Blackberry) ve Nokia. Bildiğiniz gibi, zamanın efsane şirketleri (ki çok da eski bir zamandan bahsetmiyoruz) RIM kendisini satışa çıkarmaktan son anda vazgeçmiş ve ölüm kalım savaşı verirken Nokia ise ölmesine ramak kala Microsoft tarafından satın alındı.

Bu şirketlerin bu kadar büyük başarılara imza atmışken tepetaklak olmalarının tabii ki bir çok farklı sebebi var. Ama benim bu konuda dikkatimi çeken en önemli noktalardan biri bu şirketlerin başarının lanetine uğramış olmaları.
Başarının karanlık tarafı dış etkenlerden ziyade iç sebeplerden dolayı ortaya çıkıyor.

Muhtemel sebepleri ve korunmak için benim tavsiyelerim şöyle:

Kendi PR hikayeniz içinde kaybolmayın. Başarılı şirketler medyanın bir kere dikkatini çektikten sonra önce yerel sonra bölgesel, ulusal ve hatta uluslararası düzeyde haber olmaya başlarlar. Hikayeler yazılır, röportajlar yapılır hatta şirket başarısı üzerine efsaneler üretilir.

İlk bir kaç haberden sonra şirket kendisi hakkında yazılanlara ve bir kısım abartılara kendisini o kadar kaptırır ki kendisini aslında olmadığı yerlerde görmeye başlar. Başka kimse tarafından bilinmeyen gizli bir formüle sahip olduğunu ve bu gizli formül ile aklına ne gelirse gelsin ne iş yaparsa yapsın başarılı olacağına inanır.

Unutmayın, gerçekten Coca Cola gibi gizli bir formüle sahip değilseniz sizi koruyacak ve her zaman kazanmanızı garanti edecek gizli bir formülünüz yok demektir. Hakkınızda yazılıp çizilenlere kendinizi kaptırıp bunun aksini düşünmeyin.

Bitiş çizgisini hep daha ileriye taşıyın. Spor müsabakalarının aksine, tek bir maçı veya turnuvayı kazanmanız başarılı olmak için yeterli değildir. İş dünyasında her başarının ardından başka bir meydan okumayla karşı karşıya kalırsınız. Bu uzun ve bitmeyen bir maraton.

Büyük bir müşteri ile bol sıfırlı bir kontrat imzalamış olabilir, dışarıdan yatırım almış olabilir veya yüksek satış adetlerine ulaşmış olabilirsiniz. Yapacağınız kutlama ile başarıya ulaştığınızı ve bitiş çizgisini önde bitirdiğinizi düşünmek cezbedici olabilir, ancak bitiş çizgisi hiç bir zaman sabit durmamalı.
Bu konuda benim tavsiyem; Başarıyı her zaman kutlayın ve başarıya ulaşanları her zaman ödüllendirin. Ancak ertesi günü kalktığınızda bitiş çizgisini daha ileriye taşımanız gerektiğini unutmayın ve yeni hedeflerinizi belirleyin.

Odaklanın. Tanınmış bir şirkete sahip olduğunuzda ve başarılı olduğunuzda konuşma yapmanız için gelen davetler, röportaj teklifleri, mentorluk talepleri gelmesi kaçınılmaz. Sonuçta herkes sizin başarınızdan faydalanmak isteyecektir.

Bu gibi durumlar tabii ki insanın gururunu okşar ve kendisini iyi hissettirir. Ancak unutmayın ki siz bir pop star veya film oyuncusu değilsiniz ve başında olmanız gereken bir işiniz var.

Katılacağınız aktiviteleri belli bir sınırda tutun ve gerektiğinde hayır demesini bilin. Etkinliklerde aktif olacağım diye siz  başarı hikayeleri anlatırken diğer tarafta şirketinizin başarısızlığa sürüklenmesine izin vermeyin.

Kendinizi işe adamaktan vazgeçmeyin. Ne yazık ki sıklıkla görülebilen bir durum da şirket sahibinin belli bir başarıya ulaştıktan sonra kendisini eskisi gibi işine vermemesi. Daha önce başarısızlık korkusu ile deli gibi çalışıp çırpınan kişi, belli bir başarıya ulaştıktan sonra üzerinden baskının kalkması rehavete kapılır ve eskisi gibi çalışmayı, şirketine katkıda bulunmayı bırakır. İş dünyasında rehavete maalesef yer yok. İş hayatında durduğunuz anda geride kalacağınızı aklınızdan sakın çıkarmayın ve koyduğunuz yeni hedefler doğrultusunda en iyisi için çalışmaya devam edin.


Yeni İş Kuran Girişimcilerin Yaptıkları Hatalar Nedir?
Başarılı bir işe nasıl başlanır sorusuna net cevaplar verebilecek bir rehber henüz oluşturulmamış olsa da yeni kurulan şirketlerin sıkça yaptığı hatalar dikkate alınması lazım. Başarılı bir işe nasıl başlanır sorusuna net cevaplar verebilecek bir rehber henüz oluşturulmamış olsa da yeni kurulan şirketlerin sıkça yaptığı hatalar dikkate alınması başarıya yardımcı olabilir.

Wall Street Journal gazetesinde yayımlanan bir analizde, acemi girişimcilerin şirketlerinin kuruluş aşamasında ne tür hatalar yaptıklarına dikkat çekildi. İşte yeni girişimcileri başarısızlığa götüren 10 kusurlu hareket: Cevaplar sizden....
1 yıl önce İşletme Genel kategorisinde soruldu | Soruyu işaretle...
      
Cevapla
Özel Olarak Cevapla||Soruyu Baglantılarımla Paylas
CEVAPLAR (4)
TARTIŞMALAR (0)
Feyza Yıldız ile bağlantınız yok.
Feyza Yıldız Yurtal
Yönetim Bilişim sistemleri Yüksek Lisans

tüm sorularımı listele

İşletmeler kar amacı güden yapılardır, evet. Ama tanımsal olarak sadece bu değildir. Bir işletme hayatta kalabilmek için hızlı ve doğru kararlar verebilmeli, verimli olabilmeli, çevreden ve rakiplerinden haberdar olmalı, rekabet avantajı sağlayabilmelidir. Bunların yanında maddi değerleri kadar manevi değerleri, örgüt kültürü ve yapısı da önemlidir. Bana göre yeni kurulan işletmeler ya da girişimcilik hareketleri sadece kar amacı gütmekle işe başlıyor. Oysa global dünyaya bu kadar açık ve bilginin bu kadar hızlı yayıldığı bir piyasada havuzun dibini görmeden atlamak, bu tarz yapıları hesapları dışına çıkarabiliyor. Tüketicinin ihtiyaçları sürekli değişiyor ve bu da ister istemez sağlıklı bir AR-Ge desteği istiyor. Ayrıca yatırım yaparken en çok karı getiren yatırımların getireceği riskler gözardı ediliyor. Dünya ekonomisi, her daim bir değişim hatta iniş çıkış içerisinde. Bir kelebek bir yerlerde kanata çırpıyor ve etkisi dünyanın diğer ucunda hissediliyor...(benim şahsi düşüncelerimdir.)

1 yıl önce gönderildi | Cevabı işaretle...Cevapla
Kadir ile bağlantınız yok.
Kadir Decdeli
Kocaeli Sanayi Odası Meclis Üyesi - Emekborsasi.com Genel Koordinatör
tüm sorularımı listele
. . .
Kadir Decdeli bu soru için aşağıdaki uzmanları tavsiye etti:
Sungur Ilgaz
1 yıl önce gönderildi | Cevabı işaretle...Cevapla
Kadir ile bağlantınız yok.
Kadir Decdeli
Kocaeli Sanayi Odası Meclis Üyesi - Emekborsasi.com Genel Koordinatör
tüm sorularımı listele
Yeni iş kuranlar genellikle pazarı tanımadan ve bütçe yapmadan hareket ederler. Genellikle iş planı yapılmaz, hedefler konulmaz. Eğitim eksikliği yaşanılan süreçte edinilen deneyimlerle tamamlanmaya çalışılır. Banka kredilerinden medet umulur... ele geçen ilk para çoğunlukla özel harcamalara yönlendirilerek firmanın geleceği karartılır. "patron" olmadan da iş yapmayı öğrendiğimizde girişimlerimizin başarıya ulaşma şansı artar...

1 yıl önce gönderildi | Cevabı işaretle...Cevapla
Kerim Hilmi ile bağlantınız yok.
Kerim Hilmi Şahin
Öğrenci

tüm sorularımı listele
Bulunduğu pazar hakkında bilgi sahibi olmak, yapılan iş hakkında tecrübe sahibi olmak, tüketici gözlemlemek, rakip firmaları analiz etmek, elde edilen gelirler ile geleceğe yatırımlar sağlamak, plan ve projelerin hazırlanması, çalışanlar arasında iletişimi sağlamak bizi başarıya götürürken bunların tam tersi ise başarısızlığa götüren adımlardan sayabiliriz.

İlk Yıllarında Girişimcilerin Sıkça Yaptığı 8 Hata

10 Temmuz 2013 - Sinan Oypan 4 Yorum
Girişimcilerin yaptıkları hatalar

Kendi işini kurmak birçok çalışanın hayali.  SecretCV’nin geçtiğimiz yıl yaptığı bir araştırmaya göre şu an başka bir firmada çalışanların %85’i kendi işini kurmak istediğini belirtiyor. Bu nedenle birçok kişi iş hayatında belli bir noktaya geldikten sonra ya da iş hayatına atılmadan önce kendi girişimini kurmak için kolları sıvıyorlar.
Girişimciler, kendi  işlerini yapmanın verdiği heyecanla bazen küçük detayları atlayabiliyorlar ve tabii ki bu küçük detaylar girişimlerine zarar verebiliyor. Birçok girişimci, ilk bir yıl içinde benzer hataları yapıyor ve bu hatalar işlerin büyümesini zorlaştırırken, kimi zaman ise girişimin sonlanmasıyla sonuçlanabiliyor. Bu nedenle girişimcilerin dikkat etmesi gereken bazı konular söz konusu.

Girişimcilerin ilk yıllarda sıkça yaptığı hatalar

Birden çok ortakla beraber şirket kurmak
Yakın arkadaşlarla şirket kurma fikri her zaman konuşulur ve hayali sürekli kafalarda dolaşır; ancak iş hayatı devreye girdiği zaman arkadaşlık konusu geri planda kalabiliyor. Bunun yanı sıra 4-5 kişilik bir şirket kurulduğu zaman kişi başına düşen hisse miktarı %20-25 civarında değişecek ve bu da kazancın bölünmesine sebep olacak.

Ayrıca birden çok kişinin ortak olması işleri yavaşlatacak ölçüde, yani yarardan çok zarar getirecek farklı fikirlerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bir taraf büyüme planının farklı olmasını düşünebilir, başka bir taraf büyümeye odaklanmadan ilk önce işleri tam anlamıyla yoluna oturtmaktan ve sistemi kurmaktan bahsedebilir. Bu örnekler çoğaltılabilir. Burada önemli olan nokta çok fazla ortak olmasının farklı kafalardan farklı fikirlerin çıkmasına neden olacağıdır ve tabii ki bu kadar çok farklı fikir varken ortada, işleri ilerletmek de oldukça zor olabilir.

Çok fazla ortak iyi değil; ancak tek başına girişim kurmak da iyi değil

Evet, birden çok ortağın olması iyi bir fikir değil başlangıç için; ancak tek başına bu yükün altından kalkmak da çok kolay olmayacak. Bu nedenle iki ortak olarak yola çıkmak oldukça makul; çünkü bir kişi tüm işlerin altından kalkamadığında diğer kurucu ortak işlerin sorumluluğunu alabilir.
Bunun yanı sıra iki ortak, iyi oldukları işlerin sorumluluğunu alarak iş paylaşımında bulunabilirler. Bu durumun oluşması için ortakların yetenek ve bilgi alanlarının da birbirinden farklı olması gerekiyor; çünkü aynı konuda iyi olan iki kişinin izlemek isteyecekleri yol farklı olacağı için, bu durum girişimin zararına olabilir. Girişimi kurarken, yanınıza alacağınız kurucu ortağın yeteneklerini ve bilgi alanlarını bilmenizde yarar var.

İlgili yazı: Başarılı Girişimcilerden Esin Kaynağı Olacak 13 Öğüt

İşe yaramayan bir fikrin, gereğinden fazla üstüne düşmek
Çok iddialı bir fikriniz var, bunu hayata geçirmek için işinizden ayrıldınız ve kendi girişiminizi kurdunuz; ancak işler istediğiniz gibi gitmemeye başladı. Başarının anahtarı pes etmeyip, işin sonuna kadar peşinden gitmek olsa da bazen durmak ve bu yola farklı bir şekilde çıkmayı gerektirebilir. Bu nedenle girişimciler bazen inadı bırakıp fikirlerinin işe yaramadığını kabul etmek durumunda kalabilirler.

Tabii ki girişimcilerin burada dikkat etmesi gereken konu, fikirlerini test etmeden önce ellerindeki işi bırakmamaları. Çünkü işler beklendiği gibi gitmediği takdirde maddi sorunlarla karşılaşmamak için ellerinde başka bir alternatif bulunması kimi zaman hayat kurtarıcı olabilir.

Eğer bir fikir işe yaramıyorsa, beklenen pazar yoksa ve kar getirmeyecekse, farklı bir proje üstüne gidilip, onun için çalışılabilir. İş modeli değiştirerek pivot yapılabilir.

Tek bir fikre bağlı kalmamak bir girişimcinin ufkunu genişletebilir.

Basının karşısına çok erken çıkmak
Girişimin reklamını yapıp, basında duyurmak şirketin daha büyük kitlelere hitap etmesi için olmazsa olmazlar arasında yer alıyor. Ancak girişiminiz buna hazır değilse, basının karşısına çok erken çıkmak sizi zor durumda bırakabilir.
Basının karşısına çıkmadan önce iş modelinizin oturmuş olması, gerekli altyapı sistemleri sağlam bir şekilde kurulmalı ve sattığınız ya da sağladığınız hizmetlerin tedariğinin elinizde olması gerekiyor. Aksi takdirde basın aracılığıyla ulaşacağınız kitleye yeterli hizmeti hizmeti sunamayabilirsiniz.
Ayrıca basın aracılığıyla yatırımcıların da dikkatini çekeceğiniz için eksik ve düzgün çalışmayan bir iş modeli, yatırım kapılarının da yüzünüze kapanmasına neden olabilir. Reklam ve pazarlama için aceleci davranmadan ilk olarak önceliklerinizi belirleyerek, iş modelinizi geliştirmeye odaklanmalısınız.

Açgözlü, fazla hırslı olmak ve beyaz yalanlar söylemek

girişimcilerin yaptıkları hatalar

İşinize oldukça güveniyor olabilirsiniz ve bu takdir edilesi bir durum olabilir; fakat fazla hırslı ya da açgözlü olmak şirketinizin geleceği için pek iyi olmayabilir. Girişiminiz yatırım aşamasındayken yatırımcıların önerdikleri teklifleri ardı ardına geri çevirip, daha fazla para gelmesini beklemek ve hırs yapmak istenmedik sonuçlar doğurabilir.

Foursquare’in Facebook’tan 2010 yılında 150 milyon dolar yatırım alabilecekken, sonrasında ikinci turda 20 milyon dolar yatırım alması veya video girişimi Qwiki’nin 100 milyon dolarlık teklifi geri çevirmesinin ardından Yahoo tarafından 50 milyon dolara satılabilecek olması bu durumun en güzel örnekleri arasında yer alıyor.

Eğer satın alma konusunda gerçek bir fırsat varsa ortada ve iş modeli olarak devrim yaratacak yeni geliştirmeler yapmayı planlamıyorsanız fazla hırslı veya açgözlü olmamakta yarar var.

Hırsın yanı sıra beyaz yalanlar da şirkete zarar verir. Basına veya yatırımcılara şirket hakkında yanlış bilgiler verilmesi ileride olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Belli bir yatırım peşinden koşuyor; ancak doğruyu söylemiyorsanız, yatırımcıların yapacakları araştırmalar sonucunda verdiğiniz yanlış veriler ortaya çıkabilir ve bu da şirketinizin itibarını zedeler. Bu tip beyaz yalanlar çoğunlukla günü kurtarır; ama sadece şirketin dibe vurmasını geciktirir.

Çok fazla etkinliğe katılıp, network için uğraşırken, işleri aksatmak
Networking özellikle yeni girişimciler için oldukça önemli. Bu sebeple birçok kişi sektördeki önemli etkinlikleri sürekli kovalar ve burada yeni insanlarla tanışıp kendi networklerini oluşturmaya çalışırlar. Evet, bu önemlidir; ancak bir girişim kurmak ve onu ayakta tutmak oldukça meşakkatli bir iştir ve beraberinde getirdiği belli bir iş yükü bulunur. Sürekli networking için vakit harcamak işlerin aksamasına neden olabilir.

Eğer böyle bir çevreye ihtiyacınız varsa, ya işlerinizin bir kısmını yapacak birini işe almalı ya da sadece belli organizasyonlarda yer almalısınız. Sonuçta elinizde başkalarına sunacağınız bir iş olmadan, sahip olduğunuz network’un çok da bir manası kalmaz.

Çok erken yatırım almak
Şirketin kurulma aşamasında, iş modeli henüz daha tam oturmadan yatırım almak beraberinde birçok sorumluluğu beraberinde getirebilir; çünkü bir yatırımcının olması şirkete bir ortak daha gelmesi anlamına geliyor. Böyle olduğunda aldığınız yatırımla beraber sorumluluğunuz artarken, yaptığınız her iş için rapor hazırlamanız gerekecek ve yatırımcılarla sürekli olarak toplantılar düzenlemeniz gerekecek. Bu da üstünüzde olan baskıyı artıracağı gibi kendi kararlarınızı uygulama konusunda sizi sıkıntıya düşürebilecek bir durum.

Sabırsız olmak

Kendi işini kurup para kazanmanın hayalini kurmak oldukça güzel; ancak bu konuda sabırsız olmamak gerekiyor. Her işin kendine ait bir büyüme ve olgunlaşıp pazara açılma süresi vardır ve bir an önce para kazanmaya başlayıp, yatırım almayı hedefleyerek sabırsız davranmak şirketiniz için olumsuz olabilir.
İlk önce şirketi açarken yaptığınız harcamaları ve borçları temizleyip, işinizin sürekliliğini sağlamalısınız. Sürekliliğin ardından, benzer girişimlerin izledikleri stratejilerden yola çıkarak yeni hedefler koyulmalı. Tabii ki farklı sektörlerle kıyaslama yapılmaması gerekiyor; çünkü her işin ve sektörün dinamiğinin farklı olması şirketlerin büyüme ve gelişme hızını etkileyecek.

Sinan Oypan
Doğu Akdeniz Üniversitesi İngilizce Mütercim Tercümanlık mezunu. EticaretMag’de Türkiye ve dünyadaki e-ticaret girişimlerini, haberlerini ve başarı hikayelerini yazıyor. Aynı zamanda sitedeki birçok görsel çalışmasında parmağı var.
24 Eylül 2012 Pazartesi

Girişimcilerin sık yaptığı hatalar

1. İş fikrini fazla önemsemek.
  Dostlarım, bilin ki iş fikri o kadar da önemli bir şey değil. Aklınızdan şöyle şeyler geçiyorsa bu hatayı yapıyorsunuz demektir.

  "Eşsiz bir fikir buldum".
  "Bu fikri açıkladığımda yatırımcıların dibi düşecek, düşmezse anlamadıklarındandır"
  "Bu daha önce denenmedi. İlk benim aklıma geldi"
    Emin olun ki bu eko sistemin içinde olan insanlar o iş fikrinizi % 80 ihtimal daha önce bir çok kere dinlediler veya kendi akıllarına geldi. % 19 ihtimal  
 türevleri ile karşılaştılar.

  Tavsiyelerim şunlar ;

Bu işi Türkiye'de ve dünyada yapıyorlar mı bir zahmet google dan arayın. Bir kaç haftanızı buna ayırırsanız çok şey öğrenirsiniz. İlla ki projenizden vazgeçmek zorunda değilsiniz. Bilakis şekillenir. Ayrıca bilgili birisine denkgelirseniz rezil olmaktan kurtulursunuz.

Başarılı girişimcilik iş fikrinden daha önce incelikli bir planlama,uygulama süreci ile ilgilidir. Facebook alanında ilk değildir. Netlog vardı, Msn live vardı. Sosyal çöpçatan siteleri vardı. Sosyomat ve ortakantin gibi bazı türk siteleri de facebook dan daha önce bu alandaydılar. Fakat facebook bu işi daha iyi yaptı.
İş fikrinizi sizden önce başkaları keşfedip yapacak diye telaşlanmayın. Hızlı olmayın demiyorum. Çok hızlı olmalısınız. Ama sizden önce başkası yapacak diye telaş yapmayın. Kendinize güveniyorsanız modern hayat size bu imkanı sunuyor. Gerekli unsurları birleştirin, çok çalışın.

2. Teknik tarafa aşırı odaklanmak

  Bu madde mühendis girişimciler için. Özellikle de yazılımcılar için. -Ben de bir yazılımcıyım ve mesleğime aşığım- Maalesef hepimiz teknik dünyamıza kapanıp yaşıyoruz ve başarılı projeleri kıyaslarken de bunu kıstas alıyoruz. Maalesef hayat öyle değil. Girişimcinin teknik adam olması büyük avantaj. Başarılı girişimcilerin çoğu da mühendis. Fakat hayatı da kavrayan mühendisler.

Kendimize şu soruları soralım ;
  Google dünyanın en iyi arama motoru mudur? İlk yükseldiği zamanlar en iyi arama motoru muydu ?

  SAP en iyi iş çözümü müdür
  Windows en iyi işletim sistemi midir? Kaynakları verimli kullanır mı? Dosya sistemi güvenilir midir?

  Oracle fayda maliyet oranında kaçıncı sıradadır?
  Twitter'ı geliştirmek kaç ay sürer?

  Kesinlikle geliştirmeniz gereken taraflarınız şunlardır.
  Pazar büyüklüğü, kar-zarar nedir araştırın
  Rakipleri araştırın
  İnsanların hangi derdini çözmeye talipsiniz bunu bulun.

  Kosgeb vb. firmaların formlarını indirip doldurun. Hesaba katmadığınız bir çok şey olduğunu göreceksiniz. Bürokratik belge deyip geçmeyin. Mantıklı sorular onlar. Kimse size hangi programlama dillerini bildiğinizi sormayacak. Siz artık öncelikle girişimcisiniz. Coder olmanız, mucit olmanız daha sonra gelir.

  Biliyorum çoğunuz için şu mesleklerin hepsi aynı: Satış, pazarlama, halkla ilişkiler, iletişim, reklam vb. Ukala olmayın dostlarım . Bunlar aynı değil. Öğrenin.

  Özellikle Türkiye'de girişimcilik yapacaksanız teknik yetenekleriniz yeterli olmayacak. Silikon vadisinde salt mühendis olarak bir şeyler başarma ihtimaliniz var. Birisi sizi keşfedip makul bir hisse ile size ortak olabilir. Ama Türkiye'de sadece teknik yeterliliğinizle kimseyi etkilemeyemezsiniz. Teknik yetenek avcısı değillerdir. Çoğu işletme,finans kökenlidir. Onlara kendinizi iyi pazarlamalısınız. İspatlanmış bir iş modelini desteklemek isterler. Bu tarz bir işe girişmek için ise mühendislik becerileri değil, pazar büyüklüğü hesaplarını iyi yapabilmek, presentable olmak, kurnazlık gibi özellikleriniz olmalıdır.

3. Yatırımcıyı hayır kurumu zannetmek
  Yatırımcı bu işi para kazanmak için yapıyor. Bunu asla unutmayın. (Sonuç olarak hayır kurumlarından çok daha hayırlı insanlar oldukları tartışılmaz) Karşınızda sizden sorumlu olan bir kamu kuruluşu yok, size ileri taşımaya çalışan bir dostunuz yok. Belki ortak olduktan sonra dost da olursunuz o ayrı bir konu. Ama şimdilik siz bir vakasınız. Yatırımcı genelde tecrübe olarak girişimciden öndedir. Hele melek yatırımcı ise zaten muhtemelen eski bir girişimcidir. Eski kulağı kesiklerden denilen cinslerdendir. Sizin gibi çıtırları istediği zaman motive eder istediği zaman demoralize eder. Görüşmelere bunu bilerek girin. Kendinizi duygusallığa koyvermeyin. Gücüne ve konulara hakimiyetine hayran kalmayın. Evet zor edinilen tecrübelere sahip. Zeki ve bilgili. Fakat sizin için çok şey çözmeyecek. Genelde siz onun için bir şeyleri çözeceksiniz. Ortak olursa bu yüzden olacak. Ben zeki çocuğum kullan beni havalarında takılmayın. Eleman değilsiniz. Dik durun. Siz de onun öğrendiklerini öğrenmeye bakın.

Yatırım aldığınızda dahi temel olarak hemen her şeyi yine siz çözeceksiniz. Üstüne bir de hesap vermeniz gereken bir merci daha çıkacak. Size yatırım yapmadan öncede sonrada çok zorlayacak. Neyi neden yaptığınızı devamlı sorgulayacak. Tatmin olmadan sorularının sonu gelmeyecek. Sabırlı olun ve hak verin. Sermaye değerlidir. Ve size bir sermaye emanet edildi. Tabii ki sizi takip edecek.



Küçük girişimcinin büyük hataları. Ekonomist, 15 (14), 3-9 Nisan 2005 Makale; derginin eki KOBİ Girişim'de, 30-33.ss.'dadır.

TARANANLAR
GİRİŞİM HATA site:www.ekonomist.com.tr

GİRİŞİM HATA site:www.capital.com.tr

girişim hata site:www.tobb.org.tr/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder